YAHUDİ SERMAYESİ VE BANKACILIK SİSTEMİ
İki bin yıl kadar kaçak ve göçebe bir hayat yaşayan ve adam yerine dahi konulmayan Yahudi ulusu, her gittiği yerden dışlanmış, kovulmuş ve diğer dünya milletlerinin tepkisini çekip başka bir diyara göçmek zorunda kalmışlardı. Bütün bu olumsuzlukları aşırı hırs ve tamahları yüzünden yaşıyorlardı. Bütün olumsuzluklara rağmen gittikleri yeni ülkelerde boş durmadılar, sermayeyi tekellerine alana dek sabrettiler. İnsan emeğini sömürüp istihdamı yok eden, paradan para kazanma esası üzerine bina edilmiş faiz sistemini icat edip halkları, hatta devletleri kendine muhtaç hale getirdiler. Özellikle gelişmemiş ya da gelişmekte olan dünya devletlerine “borç para verme” adı altında hükümetlere ev ödevi vererek ekonomik kıskaca aldılar.
Bu zalim ve acımasız kapitalist sistem, altta kalanın canı çıksın esası üzere kurulmuştur. Dahası, “Sen çalış ben yiyeyim ya da ben tok olduktan sonra başkası açlıktan ölsün, bana ne” anlayışını normalleştirip yardımlaşma ve merhamet duygusunu katleden bir sistemdir. Karl Marks;” Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı dikmez” diyerek can alıcı bir tespitte bulunmuştur. Egoist, acımasız ve sermayeyi ilahlaştıran leş sistem; “Doğduğun yer değil, doyduğun yer senin vatanındır” sloganıyla bireyi sermayeye köle etmekle kalmıyor, aynı zamanda onun aidiyet ve akrabalık hukukunu gözetme duygusunu da........
© Doğruhaber
