menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Net Bir İslâmî Siyaset!

32 1
24.04.2024

İslâmî bir siyaset tarzının varlığını tarihsel açıdan sorgulamak, cehalet ve ahmaklıktan kaynaklanmıyorsa ihanetten kaynaklanıyordur.

Gerek Asr-ı Saadet gerek sonraki yüzyıllara bakıldığında bir İslâmî siyasetin varlığı, her tür kuşkudan uzaktır. İki yüzyıldır sürdürülen “müphemleştirme/belirsizleştirme” girişimleri, bu gerçekliğe yenilmiştir, yenilmeye mahkumdur. Müslüman aklı ve İslâmî siyaset gerçekliğini örtbas etmeye çalışan herkes, konumu ne olursa olsun, eninde sonunda rencide olacaktır.

28 Mart’ta Doğruhaber’de “İslâmî Siyaset ve İslâmî Dava!” başlığı altında yayımlanan yazımda, İslâmî siyasetin son iki yüzyılda Müslüman aklınca yeniden inşasını özetle anlatmıştım. Bugünkü analizimde arka plana yönelmeden (A) İslâmî siyasete neden ihtiyaç duyulduğu, (B) İslâmî siyasetin ne olmadığı ve (C) İslâmî siyasetin ne olduğu sorularına cevap vermeye çalışacağım.

A) İSLÂMÎ SİYASETE NEDEN İHTİYAÇ VAR?

“Allah katında din İslam’dır!” İslam, kıyamete kadar geçerli dindir. Dolayısıyla İslam’dan başka insanlığın sorunlarına çözüm yoktur.

Avrupa’da başta vahşeti yumuşatırken ardından kendisi de vahşete yönelen “Orta Çağ” zihniyetine karşı gelişen Batı uygarlığı, daha ilk günden sınıfsal, ardından ırksal ve sonra yine sınıfsal korkunç çatışmalara yol açtı; insanlık soyundan her on kişiden birini katletmesine rağmen adalet ve hürriyet vaatlerini gerçekleştirmedi.

Bu uygarlık, zaman içinde kendisini yenilemeye çalışırken Reformist ve Aydınlanmacı Avrupa burjuvasından, Yahudi azınlığın eline geçti, kimi ihtilaller misali, kurucularından bir azınlığın tahakkümüne sürüklendi, kendi içinde anormalleşti. Eşitlik iddiasıyla vücut bulmuşken “Yahudiler-Evanjelistler-Batı Avrupalılar-Doğu Avrupalılar-Çinliler-Hintliler” gibi yeni bir hâkim insanlık hiyerarşisi oluşturdu. Bugün bu hiyerarşi içinde zulümlerine zulüm katmakta; Gazze örneğinde olduğu üzere, vahşeti teknik imkânlarla derinleştirmektedir. Bu uygarlık, vahşetten çıkmamakla, asla medeniyet düzeyine çıkamadı.

Başta farklı tezlerle çatışmayı normalleştiren Yahudi filozoflar, bugün zulmü normalleştirme kaygısına düşmüşlerdir. Dün, determinizmle, sınıfsal çatışmalar bir kaderdir diyen Yahudiler, bugün zulmü bir kader gibi önümüze sürüyorlar ve “Zulmediyoruz ama söyleyin niye zulmediyoruz!”, “Mutlak adalet yoktur!”, “İnsanlığı mutlu edemedik çünkü mutlak mutluluk yoktur!” gibi bir mazeret söylemi ile kafaları patlatıyorlar.

Bu uygarlık, Avrupa’yı bile mutlu edemedi. Avrupa, onların vaat ettiği siyasal mutluluk (büyük devlet saadeti) uğruna, önce fiilen birbirini kesti, sonra bireysel mutluluk için nüfus planlamaları ve zevkçilik ile soyunu kuruttu. Dünün Avrupalısı, siyasal emellerle ırksal veya sınıfsal savaşlarda ölüyordu, bugünün Avrupalısı, bireysel zevk uğruna henüz doğmadan ölüyor. İnsanlığın diğer coğrafyalarındaki hâli ise gözler önünde.

İnsanlık, farkına var(dırıl)ır da kendine gelirse artık Yahudi zulmünü de Yahudi mazeretini de kabul edemez. Antisemitizm yasaları ise Yahudi uygarlığının iflasının açık delilidir. Dün kendilerini uyaran peygamberleri öldüren Yahudiler, bugün kendilerini uyaran insanlığı cezalandırıyorlar.

Bu uygarlığın, kendi içinde yenilenme seçeneği kalmadığından yarın etkisindeki çoğunluğun Çin ve Hint tahakkümüne geçmesi muhtemeldir. Bu ihtimal, insanlığı tek kelime ile yeni bir Moğol ya da Batı’nın Güney Amerika istilasıyla yüz yüze bırakacak kadar tehlikelidir.

Batı ve Doğu arasında kalan insanlık için çözüm İslam’dır. İnsanlığın bütün kesimlerine seslenen yegane siyaset de İslâmî siyasettir.

Türkiye’nin iç siyasetine gelince 1950’den bu yana yaklaşık yetmiş beş yıldır, Kemalizm’e karşı halka soluk aldıran milliyetçi-muhafazakâr-demokrat siyaset, miadını doldurmuştur. Bu siyaset geçmişte milliyetçi-muhafazakâr-demokratların elinde demode olduktan sonra dindar milliyetçi-muhafazakâr-demokratların yönetimine geçmiş, nihayetinde bütün maharetini göstermiştir. Kemalizm, milliyetçilik........

© Doğruhaber


Get it on Google Play