menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kur'an-ı Kerimden Bazı Mesajlar 26. Cüz

8 0
26.03.2025

AHKÂF SÛRESİ

15- "İnsana, anne ve babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu zahmete katlanarak taşıdı ve zorluk çekerek doğurdu. Karnında taşıması ve sütten kesmesinin süresi otuz aydır. Nihayet çocuk olgunluğuna ulaşıp kırk yaşına girince şöyle yakarır: 'Rabbim! Bana ve anne babama lütfettiğin nimete şükretmeye, razı olacağın işleri yapmaya beni muvaffak kıl. Benden gelecek nesli hayırlı eyle. Dönüp kapına başvurdum ve ben şüphesiz sana boyun eğenlerdenim!'”

Peygamberlere inananlar ile onları inkâr edenlerin durumu, ana babalar ile çocukları arasındaki ilişkiyi hatırlatır. Ana babaların nice eziyetler çekerek dünyaya getirip büyüttükleri, kendilerine ümit bağladıkları çocukları da birbirine benzemez. Kimileri itaat edip iyi davranırken bazıları da hayırsız çıkar.

29- "Bir zamanlar cin topluluğundan bir grubu, Kur’an’ı dinlemek üzere sana doğru yönlendirmiştik. Yanına geldiklerinde 'Susup dinleyin!' dediler, okuma sona erince de uyarıcılar olarak kendi topluluklarına döndüler."

30- “Ey halkımız! dediler, 'Biz Mûsâ’dan sonra indirilmiş, kendinden öncekileri onaylayan, gerçeğe ve doğru yola kılavuzluk eden bir kitap dinledik.'"

Cinlerin Hz. Peygamber’i dinlemeleri ve ona iman ederek kendi topluluklarını da uyarmak üzere harekete geçmeleri, inkârda direnen müşriklerin ibret ve örnek almaları amacına yöneliktir.

Hz. Peygamber ile cinlerin bir araya gelmeleri birden fazla olmuş, birincisinde cinler Efendimiz'i dinlemişler, diğerlerinde ise Peygamber Efendimiz onları doğruya davet etmiştir.

Bu âyetler grubu, cinlerin de inançları ve dinleri bulunduğuna, inanç ve amellerine göre karşılık göreceklerine delalet etmektedir.

35- "...Başlarına geleceği vaktiyle söylenen şeyleri gördüklerinde sanki gündüzün kısa bir süresini yaşamış gibi olacaklar..."

Bir ömür boyu gecikiyor zannedilen mükâfat ve cezanın, –ezel-ebed çizgisinde bu ömür bir güne bile denk düşmediği için– hiç de gecikmediği anlaşılacaktır.

MUHAMMED SÛRESİ

15- “Rabbine sakınanlara vaad edilen cennetin temsili şudur: İçinde doğal nitelikleri bozulmamış su ırmakları, tadı bozulmamış süt ırmakları, içenlere lezzet veren şarap ırmakları, süzülmüş bal ırmakları bulunan bir bahçedir. Onlar için ayrıca orada her meyveden mevcuttur, üstelik Rablerinden bir de bağışlama lütfu. Şimdi bunlar, ateşte devamlı kalan, bağırsaklarını parçalayan kaynar su içirilen kimseler gibi olur mu?”

Âyette verilen misaller sonuçta cennet hayatının, çeşitli zevklerle dolu, insanın mutluluk içinde yüzeceği bir hayat olduğunu gösterir.

24- “Kur’an’ı okuyup düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var?”

Kur’an’dan yararlanabilmek için, dengeyi bozan kin ve nefret gibi duygulardan kurtularak Kur’an’ı okumak, dinlemek ve üzerinde düşünmek gerekir.

Kalplerinin üzerinde kilitler bulunan kimselerden maksat, ön yargı ve peşin hükümler yüzünden akıllarını doğru kullanamaz hale gelmiş olanlardır.

27- “Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak onların canlarını alırken durumları nasıl olacak bakalım!”

28- “Bunun da sebebi, Allah’ı öfkelendiren şeylerin peşine düşmeleri ve O’nun hoşnut olacağı şeylerden nefret etmeleridir. Bu yüzden Allah da onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.”

Kulun vazifesi Allah’ın razı olduğuna razı olmak, O’nun istemediği hal ve davranıştan uzak durmaktır.

Açık ve gizli kâfirler ise tam bunun tersini yapmakta, âdeta Allah’a karşı bir muhalefet bayrağı açmaktadırlar. Bu tavır ve amelin dünyadaki sonucu başarısızlık, ölüm anından başlamak üzere ahiretteki sonucu ise rezillik ve azaptır.

FETİH SÛRESİ

4- “İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine huzur ve güven aşılayan da O’dur. Göklerin ve yerin askerleri yalnız Allah’a aittir...”

Âyette müminlere, sıkıntılı durumlarında Allah’ın moral yardımından söz ediliyor, arkasından da O’nun askerlerinden bahsediliyor. Öyle anlaşılıyor ki bu askerlerden maksat, müminlerin yanında olan ve ilâhî yardımı onlara ileten meleklerdir.

29- “O, Allah’ın elçisi Muhammed’dir. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler. Onları, Allah’ın lutuf ve rızâsına talip olarak hep rükûda ve secdede görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar...”

Onlar, İslâm’a ve peygambere düşman olanlara karşı gerektiğinde sert olurken kendi........

© Diyanet Haber