menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kampüs protestoları ‘Amerikan Baharı’nı tetikler mi?

34 57
30.04.2024

17 Aralık 2010 tarihinde Tunus’un Sidi Bouzid şehrinde Muhammed Buazizi isimli seyyar satıcının kendini yakmasıyla başlayan Arap Baharı süreci hepimizin hafızasındaki tazeliğini koruyordur.

Buazizi’nin yaktığı ateş Arap sokaklarında hızlıca yayılmış ve bölgede kısa süre içerisinde diktatörler devrilirken Arap halklarının yıllardır hasret kaldığı özgürlük, demokrasi, eşitlik ve refaha kavuşacakları düşünülmeye başlamıştı. Maalesef süreç beklendiği gibi devam etmemiş ve bölgedeki monarşilerin de talebiyle Arap Baharı birden kışa dönüşüvermişti.

O yüzden artık bahar derken biraz daha temkinli davranıyor ve her esen yeli bahara yormuyoruz bu bölgede. Ama belki de başka yerlere gerçekten bahar geliyordur?

Peki, Arap Baharı’yla Amerikan Baharı’nı nasıl ilişkilendiriyoruz?

Bildiğiniz gibi 7 Ekim’deki Aksa Tufanı saldırısından sonra İsrail’in başlattığı Gazze saldırısında on binlerce Filistinliyi katledip inkâr edilemeyecek bir soykırıma imza atmaya başlamasıyla ABD’deki pek çok üniversitenin kampüsünde; Filistin’i ve iki devletli çözümü destekleyen, İsrail’in işgal politikasını ve Gazze’de devam eden soykırımını eleştiren gösteriler yapılmaya başlamıştı.

Münferit olaylar gibi ortaya çıkan bu protestolara bile hazmedemeyen İsrail, ABD’deki Yahudi lobisi marifetiyle önce bu protestoların üzerini örtmeye ve destek verenleri antisemitist olarak damgalamaya, akabinde ise bu haklı talepleri illegal eylemler gibi göstererek meşruiyetini sorgulatmaya çalışmıştı.

Hatta bu kapsamda, kampüslerdeki protesto gösterilerine izin veren Harvard, Pensilvanya ve MIT üniversitelerinin rektörleri aralık ayında Kongre’de ifadeye çekilmiş ve ardından da Harvard ve Pensilvanya rektörleri baskılara dayanamayarak istifa etmişlerdi.

Ancak protestolar sona ermemiş hatta aradan geçen süre içerisinde İsrail’in işlediği soykırım suçunun Uluslararası Adalet Divanı’na taşınması ve yüksek mahkemenin de Güney Afrika’nın başvurusunu kabul ederek yargılamaya başlaması ve son olarak da ocak ayında verdiği ihtiyati tedbir kararında İsrail’in soykırım suçunu işlediğine yönelik deliller bulunduğunun açıklanmasıyla başta ABD olmak üzere neredeyse tüm Batı ülkelerindeki protestolarda bir artış gözlenmeye başlamıştır.

Tüm bunlara ek olarak ABD yönetiminin İsrail’i Gazze politikası nedeniyle eleştirmesine rağmen hâlâ silah ve mühimmat desteğini sürdürmesi ve tüm insan hakları ihlallerine rağmen de (ABD anayasasına aykırı olmasına rağmen) İsrail’e milyarca dolarlık ilave yardım kararlarının onaylanması üzerine nisan ayında üniversitelerdeki........

© Diriliş Postası


Get it on Google Play