Gazeteci çakarı ne Allah aşkına? Bu kimlikle trafikte krallık mı kuruyorsunuz?
CHP’li Ali Mahir Başarır belki farkında olmadan Türkiye’de yıllardır kimsenin açıkça söyleyemediği bir gerçeği itiraf etti:
Çakarlı araç meselesi sadece siyasetçilerin değil, “ünlü gazetecilerin” de kirli konfor alanıdır.
Verdiği isimlere bakıyorsunuz:
Ahmet Hakan, Candaş Tolga Işık, Hadi Özışık…
Başarır bu isimlerde çakar olduğunu söylüyor.. Ben biliyorum, dahası da var.. Pek çok gazeteci emniyet şeridinden cayk vayk diye diye gidiyor..
Peki soralım:
Gazetecinin çakarlı araca ne ihtiyacı var?
Kime yetişiyorsunuz?
Hangi “acil kamu görevi” için trafikte diğer vatandaşların önüne geçiyorsunuz?
Bir gazeteci, toplum adına hesap sormakla yükümlüdür.
Ama bu ülkede bazı gazeteciler yıllardır kamu adına değil, kamuya rağmen yol almaya alıştı.
Yoldan çekilin, ben ayrıcalıklı vatandaşım düzeni.
Bu mudur gazetecilik?
Çakarlı araç, devlet erkinin tehlikeli durumlarda hızla hareket edebilmesi için var olur.
Hastadır, acildir, güvenliktir, diplomatik korumadır.
Ama şimdi bakıyoruz:
Köşe yazarı – yorumcu – “anchor” trafiği yarıp geçiyor.
Ne için?
Televizyona yetişmek için mi?
Programdan sonra Nişantaşı’na rahat park etmek için mi?
Havaalanında sıraya girmemek için mi?
Kimse kusura bakmasın ama bu vatandaşla alay etmektir.
Türkiye’de milyonlarca insan sabah-akşam trafikte eziliyor, bir tek kırmızı ışığı geçse ceza yiyor…
Sen ise bir köşe yazısı yazıyorsun diye devlet memuru gibi çakarlı arabayla yollarda dokunulmaz geziyorsun?
Daha da vahimi şu:
Gazeteciler çakarla gezerse;
kim, kimin yolsuzluğunu yazacak?
Kim, kime hesap soracak?
Kime nasıl güveneceğiz?
Bir gazeteci trafikte kendisine öncelik sağlama peşindeyse, halkın önceliğini nasıl savunabilir?
Gazeteci halkla yan yana yürür…
Korna sesini duyar, metrobüs kuyruğunda bekler, yağmurda ıslanır, trafikte sıkışır.
Mesleğin doğası budur.
Toplumun yaşadığını yaşamadan toplum adına yazamazsın.
Çakarlı araba ne biliyor musunuz?
Gazeteciliğin fıtratına aykırıdır.
Çakarı açtığın anda gazeteci değil,
bürokratik ayrıcalık heveslisi bir protokol memuruna dönüşürsün.
Ali Mahir Başarır’ın bu çıkışı bence milat olmalı..
Bu saatten sonra hiçbir gazeteci çıkıp “Biz halkın temsilcisiyiz” diyemez, eğer çakarla geziyorsa.
Bu işin çözümü çok basittir:
Gazeteciden çakar sökülür.
Kim taktıysa cezası verilir.
Herkes vatandaş gibi trafiğe girer.
Bu kadar.
Bu ülke zaten yeterince imtiyazlı kast yüzünden çürüdü.
Bir de gazetecilerin kendilerine “çakar aristokrasisi” kurmasına seyirci kalamayız.
Bu millet trafikte eşitlik istiyor.
Yazısında ahlak – adalet – halk dersi veren gazetecinin direksiyon başında adaleti delmesini değil.
Çakarınız varsa sökün.
Yoksa da hiç takmayın.
Gazetecilik böyle yapılır.
//////////////////////////////////////////////////////////
ERDOĞAN’IN İSLAM’A HİZMETİNİN GÖLGESİ BİLE SİZİ YOK EDER
Papa’nın Türkiye ziyaretini bahane ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saldıranların derdi diplomasi değil.
Dertleri, Erdoğan’ın İslam’a kazandırdığı şerefli izleri silememek.
Bunlar dün başörtüsünü yasaklayanlar, Ayasofya’yı zincire vuranlar, imam hatipleri kapatanlar değil miydi?
Bugün kalkmış Papa üzerinden nutuk atıyorlar.
Bilin ki:
Bir lider vardır Ayasofya’nın kapılarını açar;
Geri kalanı ise o kapının eşiğine bile yaklaşamaz.
O liderin adı Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Şimdi bunlar çıkmış “Papa geldi, Erdoğan geriledi!” diye yaygara koparıyor.
Hadi oradan!
Erdoğan’ın İslam’a yaptığı hizmet, sizin nefesinizle kirletemeyeceğiniz kadar yücedir.
- Ayasofya’yı açtı — sizin cesaret edemediğiniz, hatta engellemek için uğraştığınız bir kutsal emaneti diriltti.
- Başörtüsünü özgürleştirdi — sizin yıllarca zulmettiğiniz kızların onurunu iade etti.
- İmam hatiplerin kapılarına kilit vuran vesayetin zincirini kırdı.
- Taksim’in kalbine minare........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein