menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Devletin sessiz çeliği Bahçeli yine tarihi noktada durdu

69 0
17.11.2025

Bu ülkede devlet aklı bazen bir top sesinde, bazen bir nutukta, bazen de tek cümlede tecelli eder. 22 Ekim’de MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, işte tam da böylesi bir anda, Türkiye’nin kaderi açısından dönüm noktası niteliğinde bir devlet tavrı olarak tarihe düşülmüştür. Çünkü Türkiye’nin birliğini hedef alan iç ve dış operasyonların, terörün siyaseti esir almaya çalıştığı bir dönemde söylenen o sözler, sadece bir siyasi değerlendirme değil, bir milli beka ikazı, bir toplumsal barış manifestosu ve bir devlet refleksidir.

Türk siyasi tarihine bakınız: 1908’de Meclis-i Mebusan’ın feshiyle milletsiz bir iktidarın; 1919’da işgal karşısında fikirsiz bir direnişin; 1960’ta Menderes’i darağacına götüren vesayet aklının; 1980’de tank paletlerinin gölgesinde millet iradesinin susturulduğunu görürsünüz. Ve ne yazık ki her defasında bedeli millet ödemiş, aileler parçalanmış, ocaklar sönmüş, kardeşlik zehirlenmiş, devlet ile milletin kalbi arasına şüphe sokulmuştur. İşte Bahçeli’nin o çağrısı, bütün bu acı hafızaların üstüne düşen bir nottur: “Bu ülke, bir daha aynı tuzaklara düşmeyecek.”

Devlet Bahçeli, öyle zamanlarda konuşur ki, sözleri ister sevin ister sevmeyin, ülkenin istikametini belirleyecek güçtedir. 2002’de Türkiye’yi seçime götürme iradesi, 15 Temmuz gecesi darbeye karşı verdiği sarsılmaz tavır, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin taşlarını döşeyen kararlı duruşu sadece bir partinin değil, devlet aklının manifestosuydu. Bugün de aynı çizginin devamıdır bu çağrı. Çünkü Türkiye’nin üzerinde dolaşan gölge bellidir: Terörü siyasetin meşru unsuru haline getirmek isteyenler, küresel operasyon odaklarıyla el ele verip toplum mühendisliği yapmaya çalışmaktadır.

Bahçeli’nin sözleri tam da buraya seslenmektedir: Bu milletin arasına yeniden fitne, kin, intikam, kamplaşma sokmak isteyenlere kapı kapatılmıştır. Çünkü Türkiye, artık eski Türkiye değildir. Ne seçilmiş başbakanların idam sehpasına götürüldüğü, ne Cumhurbaşkanlarının suikast listelerine yazıldığı, ne de sokak çatışmalarıyla iktidar devşirildiği o karanlık Türkiye geri dönmeyecektir. Bahçeli, işte bu karanlığa çekmek isteyenlere devletin sesidir.

O ses diyor ki: “Terörün siyaseti rehin aldığı hiçbir yapı milletin temsilcisi olamaz.”
O ses diyor ki: “Milli iradeyi kimse lobelere, kapalı odalara, yabancı başkentlere rehin veremez.”
O ses diyor ki: “Türkiye’nin huzuru kimsenin pazarlık masası değildir.”

Bazıları anlamazdan geliyor, bazıları duymuyor gibi yapıyor ama hakikat açıktır: Türkiye bir yol ayrımındadır. Ya geçmişte olduğu gibi, içeriden ve dışarıdan tasarlanmış operasyonlarla parçalanmış bir toplum olarak yoluna devam edecektir ya da tek bir nefes, tek bir kader, tek bir istikamet halinde büyük yürüyüşünü sürdürecektir.

Devlet Bahçeli, bu yürüyüşün kritik kavşaklarında daima aynı yerde durdu.........

© Diriliş Postası