Artık yeter! Bu ülke çocuklarını midye tezgahlarında kaybedemez
Bir haftada yaşananlara bakınca insanın kanı donuyor:
Ortaköy’de bir aile… Almanya’dan memleketine tatile gelmiş dört kişi…
Midye ve kumpir yedikten sonra iki çocuk hayatını kaybetti.
Baba entübe, anne yoğun bakımda.
Bir aile yok oldu. Tatil hayali kabusa döndü.
Ve biz hâlâ “midye temiz miydi, kumpir bayat mıydı?” diye tartışıyoruz.
Oysa ortada daha büyük bir gerçek var:
Bu ülkede gıda güvenliği çökmüş durumda.
Birkaç gün geriye gidin:
* Karabük’te dönerden 28 öğrenci zehirlendi.
* Rize’de mevlitte dağıtılan tavuktan 94 kişi hastanelik oldu.
* Bursa’da tavuk-pilav yiyen 11 tarım işçisi zehirlendi.
* Kayseri’de okulda sucuk yiyen 80 çocuk fenalaştı.
* Samsun’da hamburger yiyen 5 öğrenci hastaneye kaldırıldı.
Soruyorum:
Bu ülkede hangi yiyecek güvenli?
Hangi çocuk okulda huzurla yemek yiyebilir?
Hangi aile sokaktan bir şey alırken içi rahat olabilir?
Artık mesele “dikkatsiz esnaf” boyutunun çok ötesinde.
Bu, bir halk sağlığı krizi.
Ve her geçen gün daha büyük bir trajediye dönüşüyor.
Türkiye, nasıl terörle mücadelede kararlı bir duruş sergilediyse,
nasıl uyuşturucuyla mücadelede titiz bir mekanizma kurduysa,
gıda terörüyle mücadelede de aynı milli refleksi göstermek zorunda.
Çünkü bu mesele siyaset üstüdür.
Bu mesele ideoloji üstüdür.
Bu mesele hayat memat meselesidir.
Denetimsiz midye tezgâhı, günü kurtaran kumpirci, bayat tavuk satan lokanta, ucuz yağla döner çeviren işletme… Bunların hepsi, farkında olmadan birer can alma makinesi haline geliyor.
Bugün Ortaköy’de iki çocuk öldü.
Yarın başka bir şehirde başka çocuklar ölecek…
Biz susarsak bu böyle devam edecek.
Artık yeter!
Bu ülke çocuklarını bir tezgâhın önünde kaybedemez.
Bir annenin acısı, bir babanın feryadı, “bir daha olmasın” diye bağırıyor.
Devlet daha sert denetim yapmalı.
........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein