Madde ve mana dengesi
İnsan madde ve mana cephesiyle bir bütündür. Manevi tarafı ağır basmalı ama maddi tarafı da ihmal edilmemelidir. İmanın amele dönüştüğü zemin, insan bedenidir. Mananın taşıyıcısı, maddedir. Onu maneviyatla terbiye edebilirsiniz ama yok etmeye, güçsüz düşürmeye hakkınız yoktur. Çünkü beden size verilmiş bir emanettir, sahibine teslim edinceye kadar ona iyi bakmakla mükellefsiniz.
Hangi tarafa yüklenirseniz oradan yanlışa düşersiniz. İfrat ve tefrite sapmadan maneviyat istikametinde kendini, aileni, toplumu, insanlığı da ihmal etmeden en doğrusunu ve iyisini yapma gayretinde olmak keyfe kederdir. O nedenle İslamiyet, orta yol dinidir. Mutedil bir dengede yaşamayı tavsiye eder.
İnsan bu dengeyi aklıyla tutturamaz, tarih boyunca tutturamamıştır. O nedenle Yaratıcı, peygamber ve kitaplar göndererek insanlığa doğru yolu göstermiştir.
Peki, “Türk milleti bu dengeyi tutturabiliyor mu?” diye soracak olursak yüzyıllar boyunca kendi değerleriyle yaşadıkları dönemler için “evet” ama kendi değerlerini kaybedip başkalarını taklit etmeye başlayınca “hayır” tespitini yapmamız gerekir. Türkler İslam’la müşerref olduktan sonra daha çok maneviyatı öne alarak yaklaşık 1000 yıl dünyaya nizam........
© Diriliş Postası
