menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dikkat! FETÖ asla uyumuyor!

7 1
27.05.2025

Bir CIA operasyonu olan ve asrın münafığı Fetullah kanalıyla uygulama sahasına konan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) aldığı çok ağır darbelere rağmen Türkiye içindeki faaliyetlerine ara vermeden devam ediyor. Örgüt liderinin ölmesinin de bu hızı kesmediğini, emniyet güçlerimizin yaptığı operasyonlarda görüyoruz. Her ne kadar liderleri Gülen’in ölümünün ardından örgüt içi bazı iç çatışmalar yaşansa da kurdukları 12 kişilik bir yönetim ile bütün dünyadaki faaliyetlerini sürdürmeye devam etmektedirler. Türkiye içinde, devletimizin operasyonları sonucu büyük bir güç kaybı yaşamış olsalar da yurt dışında 160’tan fazla ülkede şeytani faaliyetlerine hala devam etmektedirler.

Yurt içinde yapılan operasyonlarla büyük darbe yiyen örgüt, yeniden toparlanma, eleman elde etme, gizlenmiş örgüt militanlarını organize etmek, kaçak olan ve cezaevlerindeki elemanlarını beslemek için faaliyetlerini ara vermeden sürdürmektedirler.

Mayıs 2025 ayı içinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalarda, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) yönelik bir FETÖ operasyonu yapılmış olması ve aktif vazifede bulunan 63 asker personel hakkında gözaltı kararı verilmesi, örgütün yurt içinde de faaliyetlerini hala etkin bir biçimde sürdürdüğünün en açık göstergesidir. (*)

Hakkında FETÖ mensubu olmaktan soruşturma açılan TSK mensuplarının sekizinin Hava Kuvvetleri Komutanlığı, on üçünün Jandarma Genel Komutanlığı, otuz altısının Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve altısının Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na mensup olmaları, örgütün bütün TSK’daki faaliyetlerinin hız kesmeden devam ettiğini gözler önüne sermektedir. Bu askeri personelin rütbelerine baktığımızda da çok büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. 4’ü Albay, 8’i Yarbay, 12’si Binbaşı, 15’i Yüzbaşı ve 24’ü Astsubay/ Uzman Çavuş rütbelerinde olmak üzere hala aktif görevde bulunan FETÖ şüphelilerinin ülkemizin geçirmekte olduğu bu kritik dönemde görev aldıkları konumlar itibariyle de nasıl bir tehlike arz ettiklerini herhalde anlatmaya gerek olmayacak kadar açıktır.

Tarihin en sofistike, dijital ve aldatıcı örgütlerinden biri olan FETÖ’nün geçmiş dönemde nasıl karanlık operasyonlara imza attığını hatırladığımızda neden tehlikenin geçmediğini daha iyi anlıyoruz.

Malum olduğu üzere 1960’lı yıllarda CIA’nın, halkı Müslüman olan ülkelerde uygulamaya koyduğu “Yeşil Kuşak Projesi” dâhilinde piyasaya sürülen örgüt, zamanla özellikle devlet dairelerinde, TSK, Emniyet ve Yargıda hücre tipi yapılanmaya giderek, oldukça güçlenmiş ve devleti tehlikeye sokacak birçok operasyona imza atmıştı. Bunlardan önemli birkaç tanesini meselenin önemine binaen hatırlatmak istiyorum:

12 Eylül darbesinde örgüt lideri Gülen, sözde aranırken bizzat darbe liderinin damadı tarafından kollanmış, örgütünün yapılanması için elinden gelen desteği vermiştir. Ardından Özal iktidarı, bu yapının devlet içinde yapılanmasının önünü alabildiğine açmıştır.

İlk başlarda çok destek vermesine rağmen onların akıl almaz büyümeleri karşısında dehşete kapılan ve artık isteklerine evet dememeye başlayan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı zehirleyip, kendilerine her türlü desteği veren Mesut Yılmaz’ı da iktidara taşıyan yine bu karanlık örgüttür.

28 Şubatçılarla işbirliği yaparak faizsiz bankacılıkta en önde olan İhlas Finans’ı batırıp, (Bu batırmada İhlas Holdingin yaptığı yolsuzlukları kullandığı da bir gerçek) kendi bankaları olan Bank Asya’ya yol veren yine bu karanlık örgüttür.

Tarihimizin en karanlık dönemlerinden biri olan 28 Şubat’ta iktidar olan Necmettin Erbakan’a darbe yapanların yanında yer alarak şefaat edeceğini açıkladığı Ecevit’in iktidarına yol açan da yine FETÖ olmuştur.

Bu karanlık ortamda kadınlarımızın, kızlarımızın örtülerine el uzatan, İHL’lerin önünü kesmek için bütün Meslek liselerini budayan ve milleti kendi eleman devşirdiği özel okullarına yönlendiren de yine bu karanlık örgüttür.

Allah ile aldatmayı kendisine ilke edinerek milletten aldıkları, daha doğrusu dalavere ile soydukları paraları, Amerika ve İsrail gibi dostlarına aktaran, İHH ve Deniz Feneri gibi milli yardım kuruluşlarına yönelik operasyonlarla onları yıpratıp, kendi kurduğu yardım teşkilatı “Kimse Yok mu?” Örgütünü büyüten yine bu karanlık yapı olmuştur.

Kendi önünde büyük bir engel olarak gördüğü 28 Şubat sürecinde “Namlusunu millete çeviren askere selam durmam” açıklamaları ile örgütün ağababalarına meydan okuyan Muhsin Yazıcıoğlu’nu bir suikast sonucu şehit eden, Ermeni asıllı vatandaşımız gazeteci Hrant Dink’i öldürüp, Diaspora’ya yol açan, yine kendilerine itaat etmeyi reddeden Deniz Baykal’a kaset kumpası düzenleyip itaat etmeyi taahhüt eden........

© Dikgazete.com