menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tanıyalım mı? Bizanslı Gözüyle Türkler

9 0
30.06.2025

-Bugünkü Eğirdir Gölü ve çevresi.

Bu makalenin amacı, İlcan Bihter Barlas’ın 2009 yılında Bizanslı Gözüyle Türkler adıyla yayınladığı Pahimeris tercümesi hakkındadır. Bu tercüme Göller Bölgesi ve bilhassa Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişim bilinmeden yayınlandığı için, birçok yer adı ve olay yanlış yorumlanmıştır; yanlış yerleştirilmiştir. Kitap, açıklamalar görmezden gelinerek okunursa bir fayda sağlar; değilse Barlas’ın yaptığı hataları, okuyucu da yapacak ve doğruya ulaşmak mümkün olmayacaktır. Aslında bizim Barlas’ı tenkîd ettiğimiz gibi, Barlas da Pahimeris’i eleştirmeliydi. Bu işi Bilge Umar ve W. M. Ramsay, çokça yaparlar ve okuyucunun doğruyu görmesini sağlarlar. Bir misal: kitaptaki Sangarios, Menderes, Boğazın Asya ırmağı ve Skamandros’un aynı ırmak olduğunu ne Pahimeris, ne de İlcan Bihter Barlas bilmektedir. Pahimeris de eserini masa başında yazmış demektir.

Açar Kelimeler: Pahimeris, Georges Pachymérès, Relations Historiques, İlcan Bihter Barlas, Bizanslı Gözüyle Türkler

Pahimeris’in Türkçeye kazandırılması çok yararlı olmuştur. Zira Pahimeris, Uc Beylikleri hakkında çok mühim bilgiler vermektedir. Onun için bu çeviriyi teşvik eden Mehmet Ersan ile çeviriyi yapan İlcan Bihter Barlas’a teşekkür ederim. Bu çeviri Göller Bölgesi ve bilhassa Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişim bilinmeden yapıldığı için, birçok yer adı ve yorum hatalıdır. Ben söz konusu yanlışlara dikkat ederek bu kitaptan çok yararlandım ve bazı makaleler yazdım ve bu yanlışlara da dikkat çektim. Kitap 2024’de üçüncü baskıyı yapmış olmasına rağmen, birinci baskıda; açıklamalardaki [dip not] kaymaları, üçüncü baskıda da aynen tekrar etmiştir. Yâni aradan 15 yıl geçmiş olmasına rağmen ilk baskıdaki hatalar düzeltilmemiştir. Kitap, sanki yasak savma kabilinden olup, kitapta bir dizin de yoktur. Bibliyografyadaki 91 adet kaynak ve tetkik eser, maalesef kitaptaki yanlışlara engel olamamışlardır. Yazarın iletişim adresi ve telefonu da verilmediği için kendisine hatalarını söylemek mümkün değildir. Prof. Dr. John Haldon’a ulaşmak mümkün, lâkin bizim genç yazarlara ulaşmak asla mümkün değildir.

Amourios ve Menteşe ile yer adları, hataların başında gelmektedir. Çeviride 90 eserden yararlanılmış, ama ne hikmetse bunlar arasında olayların çağdaşı Akropolites ve Hamdullah Müstevfî-yi Kazvinî ile Anna Komnena, Grigoras ve Khalkokondiles yok; belki var da ben göremedim.

Yer adları hakkında Veli Sevin, Bilge Umar ve sair eserlere güvenmek büyük hatadır. Zira yer adları hakkında yayınlanmış eserler, Göller Bölgesi’ndeki coğrafî değişim bilinmeden yazıldıkları için hatalarla doludurlar; nerede ise doğru yok gibidir. Çok çarpıcı olması bakımından iki misâl vereyim. Sayfa numaraları, 2009 ilk baskıya göredir.

1. Eserde Sakarya yazılan Sangarios [s.31], Sangaris [s.74], Méandre/Menderes [s.75, 88, açık. Nu. 105 değil, 106], Boğazın Asya ırmağı [s.80] ve Skamandros [s.90], hepsi de aynı ırmaktır ve bugün için Eğirdir Gölü altında kalmıştır. Bugün bu ırmak yok. Zira 500 yıl önce coğrafya değişmiştir. Pahimeris’in coğrafyayı bilmediği ve kitabını, duyumlar ve başka eserlerden masa başında yazdığı anlaşılmaktadır, Eserlerini masa başında yazanlar, sadece Pahimeris değildir; Herodotos, üç Halys’ten, Strabon iki Sangarios’tan bahsettiklerini bilmemektedirler. “Tarihçilerin kutbu” kabul ettiğimiz Prof. Halil İnancık da, iki İznik [biri Mikra Nikaia] bulunduğunun farkında değildir.

2. Hâlâ Amourios, Ales, Menteşe, II. İzzeddin Keykâvus ve çocukları meselesini yanlış biliyor ve çözmek için samimi bir çaba göstermiyor; gösterenleri de beğenmiyoruz. Zira Zeki Velidî Togan’ın, yaklaşık bir asır önceki; “Uc Türkmenleri Hamidoğulları, daha Hülegü Han yeni geldiği sıralarda Selçukluların itaatinden çıkarak Hülegü'ye elçi göndermiş, ondan sancak istemişler. Reisleri Mehmed Bey ve kardeşi İlyas ve yakınlarından Sevinç Bey, Mısır tarihlerinde, Selçuklulara karşı Moğollarla birleşen ve onlardan sancak alan beyler sıfatıyla zikrediliyorlar”. Ve “Melik Rükneddin Kılıç Arslan Keyümers isim ve lakâplarını taşıyan zatı” tartışmıyoruz [Togan, 1981: 320 ve 325-26].

Amourios, Amorionlu anlamına Hamid Beyin nisbesidir. Zira Emirdağ’da sanılan Amorion, gerçekte Uluborlu, Amourios’un oğlu denilen Ales [Hales] ise Ali değil, İlyas’tır. Prof. Zerrin Günal, İlyas için “Amourionlu Ali” diyerek bizi tasdik etmiştir (Günal Öden: 1998: 291). Herkesçe malûm, İlyas için Ellez deriz; Keçiborlu Kılıç ve Senir köyleri, Burdur-İlyas köyü için Alles, İlyas köyü ise, kendi köyleri için Ellas der. Pahimeris, İzzeddin adını ikiz” yerine tek “z”, iki d” yerine tek “t” ile Azatin yazar. Buna kıyasla Alles adını da Ales yazmıştır. Mesele bundan ibarettir.

Selçuklu’nun Moğol boyunduruğuna girmesinden 18 yıl sonra beyliğinin tanınması şartıyla Hülegü’den sancak alan Mehmet Beyin beylik sınırı: Eğirdir [Lâdik], Hüyük-Göçeri [Honas] ve Derebucak-Çamlık’tı [Dalayman] [1261]. Hülegü’ye gitmediği için, Beyşehir bölgesinde Moğol destekli 4. Kılıçaslan’a yenilen ve kendisine aman verildiği hâlde 1262’de 4. Kılıçaslan tarafından Şarkîkaraağaç’ta şehit edilen Mehmet Beyin Türk adı, Şeh Menteş [Menteş-şah] idi. Menteş’in, aslı Biñtaş olup, b-m değişimiyle Menteş, Menteş-şâh ve Menteşâ olmuştu. Yâni Mehmet Beyin Eğirdir ile Seydişehir arasında kurduğu beyliğinin ilk adı Menteşe idi ve Ertuğrul-şah Bey, Menteşe’ye tâbiydi. Menteşe adı, 50 yıl sonra Milâs’ta tekrar ortaya çıkacaktı. “Bu düğümü kim çözerdi, fikir başka-başka olmasa”.

Menteşe’nin Hamid ve Aydın olmak üzere iki oğlunu biliyorum. Bilâhare Hamid Bey Amourios, Aydın Bey ise, Menteşe aile adıyla anılacaktı. Aydın Bey, 1296’dan çok önce öldü. Eski Tralleis’teki [Barla] dul karısı, Alexios’un evlenme teklifini reddetti ve hazinelerini alarak Melanoudion yanındaki kaleye [Yenice Sivrisi veya Sarnıçalanı] çıktı. II. Mesut’un 1304’de ağır hastadır. O sıralarda Melik Rükneddin Kılıç Arslan Keyümers, sultanlığını ilân etmiş olmalı idi. Bu olay üzerine Hamid Bey, yedi oğluyla birlik biat için Konya’ya gider ve eski kinini unutmayan Melik Rükneddin Kılıç Arslan Keyümers tarafından 1305/1306’da şehit edilirler. İlyas, mucize eseri kurtulur ve Alâyi Han’a sığınır. Buradaki iki aylık Moğol kuşatmasından da kurtulur. Osman Bey ve birçok Türkmen’le birlik Melik’in topraklarına saldırmaya başlarlar. İlyas Bey, 1308’de Melik’i meydana davet eder ve teke tek yapılan dövüşte Melik’i öldürür ve Selçuklu son bulur. Böylece İlyas Bey ve yakınları Batı Anadolu’yu aralarında bölüşürler.

Aydın Beyin [Sahil Beyi Menteşe] oğlu Mesut, Milâs’ta Menteşe, diğer oğlu Mehmet ise İzmir’de Aydın; Hamid ve Aydın Beylerin amcaları Alp-ağa [Büyük Alp] İlyas Beyin Saruhan’dan torunu İlyas, Manisa’da Saruhan; Hamid oğlu İlyas ise Hamid oğulları beyliklerini kurarlar. Osman ise Hamidoğulları’na tâbi kalır. Osman’ın 1324’te ölmesi üzerine Orhan, kardeşlerinden kaçarak Mysia’daki Olimpos Dağı'na gitti (Halkokondiles, 2014: 31). Çünkü Mysia, Uluborlu-Yalvaç bölgesi, Olimpos ise Barla dağıydı ve burada Hamid-oğlu İlyas’ın oğlu Dündar vardı. Dündar Bey, böylece Orhan Beyi, bey tanıdı; Aralık 1326’da Dündar Beyin öldürülmesi üzerine de Orhan bağımsız oldu. Bu bilgileri Barlas’ın kaynakçasına almadığı Kazvinî’- Tarihî Güzide ile Halkokondiles- The Histories’ten istidlâl ettim.

İlcan Bihter Barlas ise, maalesef yanlış bilgileri tekrar etmektedir. Diğer hatalara gelince:

3. Doğu sınırındaki dağlar [s.29]: Açıklamada Rhomaide dağları denilmektedir. Rhomadi, Arapça Remadi [kül rengi, boz] olup, Hoyran Gölü’nün şarkındaki Çirişli Dağı’dır. Bu dağın tarihte daha birçok adı var. Gelendost bölgesi bu dağ için Bozdağ der. Doğu [Asya eyaleti] sınırı, Mad.1’de zikrettiğimiz ırmak olup, ırmağın şarkı Asya, garbı Avrupa veya Batı’dır. Kemer Boğazı’nın garbındaki Garip köyünün adı, Garp [Batı] anlamınadır. Boğazdaki ırmağın bir adının “Boğazın Asya ırmağı”[s.80], diğer adının Avrupa [Anna Euros; Akropolites Ebros] olması, bu ırmağın hudut olduğunu gösterir. “Doğu sınırını teşkil ettiği söylenilen Megalos Potamos [Büyük Nehir]” (Ramsay, 1960: 176) dahi, Kemer Boğazı’ndaki, bugün göl altında kalan ırmaktır [bk.Har.1-2].

4. İmparator, Sultan’ın maiyetindeki kadın ve çocukları İznik’e yolladı; Sultan’ı yanında sefere götürdü [s.36]. Bu İznik, Senirkent-Uluğbey köyü; sefere gidilen........

© Dikgazete.com