ABD ve İsrail kuşatmasındaki İran için bu savaş, sadece askeri değil tarihi bir yol ayrımı
1979’daki İslam Devrimi’nden bu yana İran ilk kez doğrudan bir İsrail ve ABD saldırısıyla yüzleşiyor. Irak’la sekiz yıl süren savaşta olduğu gibi, yine kendi topraklarında ve yine dünya kamuoyunun yalnızlaştırdığı bir cephede. O dönem Ayetullah Humeyni, “Gerekirse 20 yıl savaşırız” demişti. Ama sekiz yılın sonunda “zehir içiyorum” diyerek savaşı bitirmişti. Bugün Tahran, çok daha karmaşık ve yalnız bir jeopolitik denklem içinde, benzer bir kararı yeniden vermek zorunda kalabilir.
Geçtiğimiz günlerde tırmanan gerilimle birlikte Rusya ve Çin, vatandaşlarına İsrail’i terk etme çağrısı yaparken, Kuzey Kore ordusu en üst düzey alarm durumuna geçtiğini ilan etti. Çin’in askerî ve lojistik desteği ile Rusya’nın AB’ye yönelik uyarıları, bu krizin artık sadece İran’ı değil, doğrudan Doğu-Batı eksenindeki büyük güçleri ilgilendiren bir safhaya girdiğini ortaya koyuyor.
İsrail’in, Trump döneminden bu yana İran’a karşı ABD’yi sıcak savaşa ikna etme çabaları biliniyor. Trump, G7 zirvesinden erken ayrılıp ulusal güvenlik konseyini acil toplantıya çağırmış; Netanyahu’ya gerekirse destek vereceğini açıkça belirtmişti. Şimdi ise İsrail’in “Tahran’ı terk edin” çağrısına karşı İran’dan “Tel Aviv’i terk edin” karşılığı geldi. Taraflar, savaşın yalnız vekil güçler değil doğrudan başkentleri hedef alabileceği bir eşiğe ulaşmış durumda.
İran’ın bölgedeki vekil güçleri, büyük kayıplar yaşadı. Suriye, Irak, Lübnan hattında Direniş Ekseni büyük ölçüde etkisizleştirildi. Yemen dışında hiçbir cephede dengeyi........
© Dikgazete.com
