Venezuela'da Türkler ABD saldırısında ne yapar?
Durup dururken bu da nereden çıktı demeyin. Çünkü bugün Venezuela’da yaklaşık 30 bin Türk vatandaşı yaşıyor. Bunların bir kısmı, Cumhuriyet öncesi dönemde bu ülkeye göç etmiş Osmanlı vatandaşlarının torunları. Mesela ataları Osmanlı coğrafyasından Venezuela'ya göç eden yaklaşık 3 bin Ermeni de bugün burada yaşamaktadır.
Venezuela’da yaklaşık 1 milyon 650 bin civarında Arap nüfus yerleşik. Bu Arapların 500 bini, mülteci Filistinli Araplardan oluşuyor. TİKA, 31 Mayıs 2018’de başkent Caracas’ta, yoğunluğu Filistinlilerden oluşan Müslüman cemaate yönelik bir iftar programı düzenlemişti. Yaklaşık 700 kişinin katıldığı bu etkinlikte, 250 ihtiyaç sahibi Müslüman aileye Ramazan yardımı da dağıtılmıştı.
Ankara ile Karakas arasında “Güvenlik İşbirliği Anlaşması”, bu tür görevlerin önündeki bürokratik engelleri kaldırmıştı. Bu kapsamda Venezuela Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro’nun yakın koruma ekibinde, Türk kökenli anti-terör uzmanlarının görevlendirildiği biliniyor. Venezuela vatandaşı Türk kökenli kişilerin, ikili anlaşma çerçevesinde TSK, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü personeli tarafından eğitilerek Maduro’nun koruma ordusuna tahsis edildiği iddiaları da zaman zaman gündeme gelmişti.
Yine aynı anlaşma uyarınca, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı; hem Venezuela’da hem Türkiye’de, Maduro yönetimince görevlendirilen personele eğitim desteği sağlamıştı. Türkiye’nin Caracas’ta ticaret müşavirliği bulunmakta ve Türk inşaat firmaları, ülkede sosyal konut projeleri gibi çalışmalar yürütmektedir. Ayrıca iki ülke arasında 2010 yılında Ankara’da “Enerji İşbirliği Anlaşması” imzalanmıştır.
Türklerin yaşadığı ülke, bugün ABD’nin doğrudan askerî tehditleriyle karşı karşıya. Yani mesele sadece Latin Amerika’daki bir siyasi kriz değil; binlerce Türk’ün günlük hayatını, güvenliğini ve geleceğini yakından ilgilendiren bir durumdur.
Bu gelişme, Venezuela’da yaşayan Türk toplumu açısından endişe vericidir. Olası bir askerî müdahale veya hava bombardımanı halinde, başta Caracas ve Maracaibo olmak üzere Türk vatandaşlarının yoğun bulunduğu bölgeler doğrudan etkilenebilir. Bu süreçte, Türkiye’nin Caracas Büyükelçiliği’nin güvenlik önlemlerini artırmış olabileceği ve Türk vatandaşlarına “gerekmedikçe sokağa çıkmayın” şeklinde uyarılarda bulunabileceği değerlendirilmektedir.
Venezuela’daki Türk toplumu, son yıllarda ülkenin ekonomik krizine rağmen ticaret yapan, yatırım yapan ve aile kurmuş insanlardan oluşmaktadır. Ancak şimdi ABD’nin Karayip Denizi’ndeki askerî yığınağı, bu insanların yaşadığı ülkeyi potansiyel bir savaş alanına çevirebilir. Bu nedenle Ankara’nın, Washington’un planlarını ve bölgedeki gelişmeleri yakından izlemesi artık bir diplomatik nezaketten ziyade doğrudan bir vatandaşlık görevi hâline gelmiştir.
Uzmanlara göre, Washington’un “uyuşturucu ile mücadele” gerekçesiyle başlattığı askerî hazırlık, Venezuela rejimine yönelik dolaylı bir baskı operasyonudur. Eğer bu süreç sıcak çatışmaya dönüşürse, bölgedeki Türk toplumu da tıpkı Lübnan, Libya ve Sudan örneklerinde olduğu gibi acil tahliye planlarının gündeme gelmesiyle karşı karşıya kalabilir.
Venezuela bugün sadece Maduro yönetiminin değil, orada yaşayan 30 bin Türk’ün kaderini de belirleyecek bir dönüm noktasındadır. Karayipler’deki olağanüstü ABD askerî yığınağı, Türkiye açısından da artık uzaktan izlenecek bir jeopolitik gelişme değil, doğrudan insani bir güvenlik meselesidir.





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d