menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türk C4ISR ağları hedefte: İsrail ile Suriye üzerinde yükselen gerilim!

21 64
31.08.2025

Suriye’deki El Şara rejimi; özellikle ABD ve İsrail tarafından İran ve Rusya’nın Suriye’deki nüfuzuna karşı bir kalkan olarak görülse de İsrail’in şamar oğlanı olmaktan kurtulamıyor. Şammar aşireti bu işe ne der?

Türkiye ile SDG üzerinden bilek güreşine giren ABD’nin unuttuğu bir şey var. Suriye; enerji kaynaklarına ve Avrasya kara parçasına uzanan stratejik önemde ticaret yollarına sahip. Suriye üzerinde kontrol sağlanması, bu nedenle Çin’in Ortadoğu’da artan ekonomik nüfuzuna karşı koymak ve ABD’nin bölgedeki baskın yabancı ekonomik ve siyasi güç konumunu yeniden tesis etmede kilit bir unsurdur.

Suriye’yi kontrol etme çabalarında Şara’yı destekleyen emperyalist güçler ile İsrail, Türkiye ve Körfez ülkeleri gibi bölgesel güçlerin birbiriyle çelişen çıkarları, yeni kanlı mezhep çatışmalarına yol açma ve ülkenin parçalanmasını hızlandırma potansiyeline sahiptir. Bu da bölge çapında bir savaşa neden olabilir.

ABD’nin Türkiye ile SDG hattında bilek güreşi, taktik düzeyde sonuçlar verse de stratejik gerçek değişmiyor: Suriye, Doğu Akdeniz enerji denklemine ve Avrasya kara koridorlarına bağlı bir jeoekonomik kilit ülke. Bu nedenle Suriye’de kontrol ve nüfuz, yalnızca güvenlik değil, Çin’in Kuşak-Yol Girişimi’nin (BRI) Levant ayağını sınırlama ve ABD’nin ekonomik-siyasi ağırlığını yeniden tesis etme hedeflerinin de parçası.

Irak üzerinden Suriye’ye uzanan karayolu/olası demiryolu ve Levant liman bağlantıları, Çin’in tedarik zinciri çeşitlendirmesi açısından kritik; Washington bu zemini daraltmak istiyor.

Küresel oyunun perde arkasında Çin var. Pekin’in Kuşak-Yol Girişimi, Irak üzerinden Suriye kıyılarına ve Doğu Akdeniz limanlarına ulaşmayı hedefliyor. Bu, Çin’in enerji güvenliği ve ticaret ağları açısından kritik. ABD’nin Suriye’de kalmakta ısrar etmesinin bir nedeni de işte bu: Çin’in Ortadoğu’da kök salmasını engellemek. Başka bir deyişle, Washington’un gözü sadece İran’da ya da Rusya’da değil; asıl uzun vadeli rakibi Çin’de.

Denklem sadece ABDÇin rekabetiyle sınırlı değil: Rusya, üslenme kapasitesi ve askerî varlığını koruyarak sahada etkin kalmaya çalışırken; Türkiye sınır güvenliği, mülteci baskısı, terör tehdidi ve M4/M5 koridorları gibi somut dosyalarla hareket ediyor.

Körfez ülkeleri, finansal kaldıraç ve diplomatik arabuluculuk kanallarını kullanarak yeni hükümete etki arayışında. İran ise rejim değişikliğinin ardından sahadaki milislerinin büyük kısmını geri çekmiş durumda; bu nedenle etkinliği sınırlı. İsrail ise özellikle İran bağlantılı altyapı ve unsurları hedef alarak havadan bir “dengeleyici” rolünü sürdürüyor.

Türkiye, İsrail’in Suriye’deki özerk bölgelere verdiği desteğe karşı çıkıyor. Ankara, İsrail’in tüm Suriye topraklarından çekilmesini ve 1974 tarihli Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’nda belirlenen sınırlara geri dönmesini talep ediyor.

Trump yönetiminin bu tutumu benimsemesini ve Şara’nın İsrail ile yapılacak herhangi bir anlaşmada bunu şart koşmasını istiyor.

Nitekim Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, Arap gazetecilere verdiği brifingde, Şam ile Kudüs arasındaki güvenlik anlaşmasına ilişkin görüşmelerin "ileri aşamada" olduğunu, “Eğer gerçekleşirse, Suriye ile İsrail arasında 1974 hattı, ateşkes hattı temelinde bir güvenlik anlaşmasına varılacağına bahse girdiğini” söyledi.

Rusya açısından durum İran’a göre biraz daha pozitif. Moskova'nın Esad ile kişisel bağlantısı İran'dan çok daha azdı. Ancak Esat’ın ülkeyi........

© Dikgazete.com