menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kirk suikastı ekseninde ABD’de Katolik-Anti-Siyonist ve Pro-İsrail hattının gerilimi!

20 54
12.09.2025

ABD Başkanı Donald Trump’ın yakın müttefiki ve muhafazakar gençlik hareketinin önde gelen isimlerinden Charlie Kirk, Utah Valley Üniversitesi’nde konuşma yaparken suikasta kurban gitti. Saldırı sırasında Kirk’ün eşi ve iki küçük çocuğu da kampüste bulunuyordu.

Kirk, ABD’deki toplu katliamlarla ilgili bir soruya yanıt verdiği sırada, yaklaşık 180 metre mesafeden vuruldu. Etkinliğe yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı, alanda altı polis bulunduğu açıklandı. Kirk, ABD genelinde artan siyasi şiddet dalgasının son kurbanı oldu. Suikastın ardından Beyaz Saray çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı.

Utah Valley Üniversitesi’ndeki etkinlik, Kirk’ün Trump yönetiminin politikalarını, özellikle göçmenler ve Gazze konularındaki duruşunu savunacağı ülke genelindeki kampüs toplantılarının ilkiydi. Trump, Kirk’ün öldürülmesini olağanüstü bir durum olarak değerlendirerek, Pazar gününe kadar ABD genelinde bayrakların yarıya indirilmesini emretti.

Farklı tepkiler, Kirk’ün ölümünün, tıpkı geçen yıl Trump’a yönelik iki suikast girişimi gibi, Amerika’daki derin siyasi uçurumu daha da derinleştireceğini gösteriyor. Ülkenin, 11 Eylül 2001’de New York ve Washington’a düzenlenen saldırıların ardından trajediyle bir araya gelmesinin üzerinden neredeyse çeyrek asır geçti. Saldırganın kimliği henüz ortaya çıkmadan, önde gelen sağcı isimler olayı, solun muhafazakarlığa yönelik daha geniş çaplı bir saldırının parçası olarak nitelendirmeye başladı. Beyaz Saray Genelkurmay Başkan Yardımcısı Stephen Miller, ‘X’te yaptığı paylaşımda, “Amerika en büyük şampiyonlarından birini kaybetti. Hepimiz artık Charlie’yi bu dünyadan çalan kötülüğü yenmeye kendimizi adamalıyız” ifadelerini kullandı.

Charlie Kirk’ün ölümü, İsrail’de derin bir üzüntü ve şaşkınlık yarattı. ABD’deki Yahudi toplumu ve önde gelen Yahudi liderler, Çarşamba günü Kirk’ün ölümünü yasla karşıladı, cinayeti siyasi şiddet olarak kınadı ve ailesine başsağlığı diledi.

İsrail Başbakanı Netanyahu, Kirk ile iki hafta önce görüştüğünü ve onu İsrail’e davet ettiğini açıklayarak, Kirk’ü Yahudi devletinin “aslan yürekli dostu” olarak nitelendirdi. Netanyahu’nun açıklamaları, Kirk’ün İsrail yanlısı duruşunun ülkede önemli bir sempati ve güven oluşturduğunu gösteriyor.

Saldırganın halen yakalanmamış olması, İsrail’de büyük bir hayal kırıklığı ve endişe yarattı. Kirk’ün kaybı, İsrail’de hem kişisel düzeyde üzüntü hem de politik açıdan boşluk ve belirsizlik hissi oluşturdu; failin bulunamaması, olaya ilişkin güvenlik ve istihbari kaygıları daha da artırdı. Kirk’ün Ortadoğu politikaları ve genç muhafazakar hareket üzerindeki etkisi nedeniyle bu kayıp, İsrail’de dikkatle izleniyor ve suikastın uluslararası yankıları sürüyor.

Charlie Kirk, altı ay önce Ukrayna’daki savaşın Ukrayna yönetici sınıfının çıkarına hizmet ettiğini belirterek, Rusya ile diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması çağrısında bulunmuştu. Ukrayna’ya sağlanan yardımlara karşı çıkan Kirk, Kiev rejimi lideri Vladimir Zelenskiy’i barışın önünde bir engel olarak nitelendirmiş ve ayrıca “nankör, kaprisli bir çocuk” olarak tanımlamıştı.

Rusya Devlet Başkanı’nın özel temsilcisi Kirill Dmitriev, suikast girişimine ilişkin açıklamasında, Kirk’ün ABD’de hedef alınmasının yalnızca Amerikan siyaseti açısından değil, uluslararası ilişkiler ve özellikle ABDRusya ilişkileri açısından da anlam taşıdığını vurguladı. Dmitriev, “Sağduyuyu savunan ve histeriye karşı çıkan birine yapılan bu saldırı, ABD’deki bölünmenin derinliğini göstermektedir” ifadelerini kullandı.

Kirk’ün barış ve diyalog çağrıları, ABDRusya ilişkilerinde olası bir yumuşama veya diplomatik açılım ihtimalini işaret ediyordu. Suikast girişimi ise bu potansiyel yakınlaşmayı zorlaştıracak bir kırılma noktası olarak değerlendiriliyor. Rusya açısından, Kirk’ün hedef alınması, ABD’deki iç politik bölünmenin dış politika alanına da yansıdığını ve diplomatik girişimlerin risk altında olduğunu gösteriyor.

Charlie: İngilizce kökenli bir isim olup “Charles”ın küçültülmüş hâlidir. “Charles” genellikle “özgür adam” veya “halkın adamı” anlamına gelir. Bu bağlamda, “Charlie” adı, Amerikan kültüründe samimi, halkla iç içe, ulaşılabilir bir imaj yaratır. Gençler ve kampüs kitlesi için bu isim, liderin otoriter değil, katılımcı ve etkileyici bir figür olduğunu çağrıştırır.

Kirk: İskoç ve İngiliz kökenli bir soyadıdır; köken olarak “kilise” anlamına gelen “kirk” kelimesinden gelir. Bu bağlamda soyadı hem geleneksel Hristiyan değerlerini çağrıştırır hem de Evanjelik kimliği ile örtüşen bir kültürel referans taşır. “Kirk”, Amerikan kültüründe aynı zamanda bir topluluk figürünü veya merkezi bir kişiyi ima eden bir çağrışım da yaratır.

Adı, kişiliği ve liderlik tarzı hakkında bilinçaltı mesajlar verir. “Charlie” gençler ve halkla yakınlığı simgelerken, “Kirk” hem dini/etik bir referans hem de merkezi, etkili bir figür algısı oluşturur. Bu isim kombinasyonu, genç muhafazakâr hareketi içinde hem samimiyet hem de otorite algısını pekiştirir ve Kirk’ün ideolojik mesajlarının daha kolay benimsenmesine yardımcı olur.

Charlie Kirk, 2012 yılında birkaç genç muhafazakar aktivistle birlikte, gençler arasında muhafazakar fikirleri yaymak amacıyla Turning Point USA adlı öğrenci grubunu kurdu. Chicago banliyösünde, henüz 18 yaşındayken başlattığı bu hareket, başlangıçta düşük vergiler ve sınırlı hükümet anlayışını üniversite kampüslerinde yaymayı hedefliyordu. İlk yıllarda beklenen ilgiyi görmese de zamanla yüzbinlerce gence ulaşan etkili bir ağ hâline geldi ve özellikle akademideki liberal görüşlere karşı meydan okuyan bir platform olarak öne çıktı.

Kirk’ün liderliği ve örgütün gençler üzerindeki etkisi, muhafazakâr finansörlerin desteğini kazanmasını sağladı. Turning Point USA, 2016’da Donald Trump’ın Cumhuriyetçi Parti adaylığını destekleyerek ulusal sahnede görünürlük kazandı; Kirk, seçim kampanyası sırasında Trump’ın en büyük oğlu Donald Trump Jr.’a kişisel........

© Dikgazete.com