Kafkasya'da yükselen duman ve Avrasya'nın stratejik aklı
MOSKOVA
Hazar’ın binlerce yıllık sükûneti, Azerbaycan semalarında parlayan o “meşum” ışıkla yırtıldığında, düşen sadece bir Türk askeri nakliye uçağı değildi. O an enkaz altında kalan; diplomasinin görünmez ipliklerle ördüğü hassas dengeler, “soğuk” mantıkla yürütülen vekalet savaşları ve öngörülebilir bir dünyanın ta kendisiydi. Kafkasya’da açılan bu yeni ve tehlikeli perde, Avrasya satranç tahtasının iki büyük oyuncusunu, Ankara ile Moskova’yı, tarihî bir sorumlulukla da baş başa bıraktı.
Bu iki başkentin ilişkisi, uzun yıllardır stratejik bir zekânın ürünü olan karmaşık bir denkleme dayanıyordu. Suriye’de rekabet ederken Astana’da barışı inşa eden, Karadeniz’de komşuluk hukukunu gözeten, enerjide ortaklığın pragmatizmini sergileyen bir akıldı bu. Birbirlerinin hassasiyetlerini bilen, yeri geldiğinde farklı düşünen ancak her zaman diyalog kanalını açık tutan iki köklü devlet geleneği... Bu ilişki, sadece jeopolitik mecburiyetlerden değil, aynı zamanda Batı merkezli küresel düzene karşı kendi bağımsız duruşlarını sergileme iradesinden de güç alıyordu. NATO içinde kendi özgün ve milli politikasını izleyen bir Türkiye, Moskova için ne kadar karmaşık bir denklemse, Rusya ile her düzeyde konuşabilen bir Türkiye de bölge için o kadar vazgeçilmez bir “istikrar” çıpasıydı.
Şimdi........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein