Nankör Yahudi, tüccar Yahudi
Kitaplarını severek okuduğum Rahmetli Semiha Ayverdi hanımefendinin bir hatırası ile benim bir hatıramın tetabuk edeceğini (örtüşeceğini) hiç düşünmemiştim.
Bunun için;
Önce benzer hatıramız olan Tüccar Yahudi’den bahsedeceğim…
Daha sonra Nankör Yahudi’ye bir-iki örnek vereceğim.
Semiha Hanım, çocuklarına gönye almak için Sirkeci Büyük Postane civarındaki kırtasiyeci dükkânına girer. Genç tezgâhtar 3 lira fiyat ister. Halbuki biraz ötede Yahudi dükkanının vitrininde aynı gönye 2.5 liraydı.
Bunu genç tezgâhtara söylediğinde tezgâhtar biraz da küstah bir şekilde “öyleyse oradan alın!” der.
Semiha Hanım bu duruma çok içerler ama yine de Yahudi’den değil iki adet gönyeyi girdiği dükkândan alır.
Daha sonra öğrenir ki;
Bu tür kırtasiye malzemeleri Yahudi bir tüccarın tekelindedir.
O genç tezgâhtar, annesi yaşındaki müşteriye bunu izah etse ya! Etmiyor… Kestirip atıyor. Çünkü
Ticareti bilmediği için tezgâhtarlığı basit sıradan bir şey sanıyor. Çiğ…
Bu hatırayı okuduğumda benzer bir hatırayı rahmetli Hayati’nin (Üstün) anlattıkları aklıma geldi.
Biat’ın henüz holding olmadığı zamanlardı.
Karagümrük’te 1 1 küçücük bir dairede, şirketi çekip çevirmeye çalışıyor; ben de bürom için telefona müracaat etmiş ama hala çıkmadığı için onların telefonunu ve bürosunu kullanıyor bu arada sohbet etmeye vakit bulabiliyorduk.
Yaşadıklarını onun ağzından aktarayım:
“16-17 yaşlarındaydım…
Ama iri cüsseli ve kendime güveniyordum.
Babama artık yorulduğunu, onun yerine İstanbul’a gidip alış-verişi yapabileceğimi ikna ettim.
Bu arada;
Babam her zaman........© Dikgazete.com
visit website