Gittiğin yere beni de götür bu şehirden…
Nereye gidiyorsun; öyle habersiz, sessiz sedasız; bilmiyorum?!.
Gittiğin yere beni de götür…
Cehennemin dibi olmasın, başka her yere varım; gelirim; hatta uçar gelir, koşar gelirim…
Çünkü ben cehennemin dibinde, en dibe vurmuşum!..
Köpek öldüren şarabına ölen meyyal ve müptela; hasta ruhlu cinsel sapıktan halliceyim ama halde değilim!..
Beni de götür!..
Bu şehrin üstüne duman sis değil cehalet, deve gibi çökmüş, köpükler saçıyor ağzından… Salih’e söz verip, sözünden dönen ve deveye ok atan Semud Kavmi’nin en azgın ferdi olmaktan korkuyorum…
Ve deveyi öldürmekten!..
Korkumdan su sıramı hepten veriyorum, deve içsin… Benim dudaklarım çatır çatır çatlasın ama beni götür bu şehirden!
Muhafazakâr şehrin şehvet düşkünleri, odun kütükleri, kara yeller… Sen o bulutu yağmur mu getirecek zannettin?!
Helak olacaksın öküz!..
Ben bir ağacın altında bekliyorum…
Yasak değil!..
Dut gibi salla beni!
Kutsal zeytin gibi çırp!..
İstersen incir dik ocağıma!..
Yeter ki götür…
Ne zaman götüreceksin beni; götür bu şehirden?!
Varaklarında altın yaldız, ırmaklarında tertemiz su… Bitir bu kâbusu!..
Kevser şarabına daldır; cinnet halindeyim galiba; bu odun........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein