menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İnsan aynı anda iki kişiyi sevebilir mi?

19 0
15.06.2025

İnsanın duygusal hayatı, zaman zaman zaman bir deltaya benzeyen çoklu akışlar yaratır; kimi kollar alışkanlığın güvenli yatağında akar, kimileri ise arzunun bilinmeyene sürükleyen çağrısına kapılır. Aşk da böyledir; bazen tek bir kişide değil, farklı kişilerde farklı duygusal alanlarda varlık bulur. Tam da bu noktada kaçınılmaz soru doğar: İnsan aynı anda iki kişiyi sevebilir mi?

Bu sorunun yanıtı yalnızca duyguların geçici devimlerinde değil, beynin biyolojisinden bilinçdışının dinamiklerine, bağlanma örüntülerinden kültürel kodlara ve ahlaki sınırlara kadar çok katmanlı bir yapıda gizlidir.

Aşkın bu çok katmanlı doğasını anlamak için öncelikle beynin kimyasal mekanizmalarına bakmak gerekir.

Helen Fisher’ın araştırmaları aşkın üç bağımsız ama etkileşimli sistemi olduğunu gösteriyor; şehvet (testosteron ve östrojenle ilişkili), romantik tutku (dopamin ve norepinefrin odaklı ödül sistemi) ve bağlılık (oksitosin ve vazopressin üzerinden işleyen güven hissi). Bu biyolojik sistemler, farklı kişiler için eş zamanlı devreye girebilir. Bir kişiyle tutku, diğeriyle şefkat ve aidiyet hissedilebilir.

Sanat ve edebiyat bu nörolojik çokluğun dramatik izdüşümünü yıllardır işler. ‘Anna Karenina’da Anna, Karenin’e bağlılık ve sorumluluk, Vronski’ye ise tutku dolu bir arzuyla bağlanır. Ancak bu ikili çekim, onu parçalanmış bir ruh haline sürükler. ‘Jules et Jim’ filminde Catherine de iki erkek arasında duygusal denge ararken, psikolojik bütünlüğünü kaybeder. Sanat burada bilimi doğrular: Birden fazla kişiye ilgi duyulabilir; ancak ruhsal bütünlük çoğu zaman ikiye bölünemez.

Ancak biyolojik düzeyde mümkün bu çoğulluk, psikolojik düzlemde ciddi sınırlara çarpar.

Beynin biyolojik esnekliğine rağmen psikolojik derinlikte ciddi sınırlar bulunur. Freud bilinçdışının bastırılmış arzuları farklı nesnelere yayarak çoğaltabileceğini savunur. Çocukluk döneminde çözülmemiş ihtiyaçlar ve çatışmalar, yetişkinlikte farklı partnerlerde yeniden sahneye konur; buna psikanalitik literatürde........

© Diken