menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mihrali (Mehrali) Bey…

9 0
17.04.2025

Mihrali Bey’i anlatmadan önce Yemen türkülerini anlatmam lazım… Peşin peşin Mihrali Bey ile Yemen türkülerinin ne ilgisi var demeyesiniz!

Yemen Türküleri

Yemen üzerine çok türkü, çok ağıt yakılmıştır… Bunlardan en çok ‘’Havada bulut yok’’ diye başlayan Yemen türküsünü biliriz. Muş yöresine ait bu Yemen türküsünün: ilk kıtası şöyleydi:

‘’Havada bulut yok bu ne dumandır
Mahlede ölüm yok bu ne figandır
Şu Yemen elleri ne de yamandır
Ano Yemen’dir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir.’’

Bir de “Anlı Yemen” isimli Rumeli türküsü vardır:

“Anlı Yemen şanlı Yemen

Toprakları kanlı Yemen
Ben Yemen’e dayanamam
Nazlı yardan ayrılamam

Gitme Yemen’e Yemen’e
Yemen sıcak dayanaman
Kalk borusu erken çalar
Sen küçüksün uyanaman”

Bir zamanlar Ruhi Su, sonraları da Zülfü Livaneli söylerdi bu Rumeli türküsünü. Çocukluğumun çok sevdiğim bir türküsüydü… Sonraları biz büyüdük, ancak kalk borusu bizlere hep erken çaldı… Annelerimiz de arkamızdan hep bu türküyü söyledi durdu… Ve bizler hep türküdeki sözleri yaşadık!

Bir başka son Yemen türküsü vardır ki…. Bu türküyü anlatmadan önce mutad olduğu üzre biraz tarihten bahsedeceğim. Zaten bu türkülerin kendileri de tarih ama ben yine bu türkü için tarihe bir yolculuk yapacağım… Hemen “yine mi tarih!’” diye şikayet etmeyesiniz ama!…

Önce İki Tarihi Kitap

Osmanlı paşalarının en ünlülerinden olan Gazi Ahmed Muhtar Paşa (1839-1919) anılarını kaleme almış ender paşalardan birisidir. Gazi Ahmed Muhtar Paşa’nın bu anıları ‘’Anılar 1, Sergüzeşt-i Hayatımın Cild-i Evveli’’ ve ‘’Anılar 2, Sergüzeşt-i Hayatımın Cild-i Sanisi’’ (Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996) olarak yayınlanır. Gazi Ahmed Muhtar Paşa bu anıların Cild-i Evvel’inde 1839-1876 arasında askerlik yaşamının ilk on beş yılına sığan siyasal ve askeri gelişmeleri, Cild-i Sanisi’nde ise “93 Harbi” olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın doğu cephesini anlatır.

93 Harbi 1877 ve 1878 yıllarında Osmanlının Rusya ile yaptığı bir harptir… Bu harp; vatanperver insanların tüm çabalarına rağmen kaybedilen bir harptir. Daha önce bu sayfalarda anlattığım “Kaht-ı ricâl’’ deyimi bu harpte doğmuştur… Yani bu savaş kaht-ı rical’den (devlet adamı eksikliği) dolayı kaybedilmiştir. İşte bu harpte Gazi Ahmed Muhtar Paşa’nın Mühimme Başkâtibi olarak görev yapan Mehmed Arif Bey’in yazdığı ve hemen hemen askeriyedeki bütün zabitlerin özellikle kurmay zabitlerin okuduğu bir hatırat (sergüzeştname) vardır: “Başımıza Gelenler” (Akçağ Yayınları, 2006) Bu kitapta Osmanlı Devleti’nin son döneminde ehil olmayan insanların iş başına getirilmesinin, umursamazlığın, saf-dilliliğin, yetersizliğin, korkunun ve vazife bilmemenin nasıl düşmanla işbirliği edip bir memleketi batırdığını tüm yönleriyle ortaya konulur…

Bu iki kitapta da bahsi geçen bir isim, bir kahraman vardır. Bu kahraman sanki bir ‘’Battal Gazi’’dir, bir ‘’Köroğlu’’dur, bir ‘’Şeyh Şamil’’dir, bir başka yönüyle sanki bir ‘’İnce Memed’’dir… Bu kahramanın ismi ‘’Mihrali Bey’’dir (1844-1906)

Ve Ayrıca Mihrali Bey’i Anlatan İki Kitap

Ve üçüncü kitap ise bu kahramanı anlatan tarihçi (Yemen tarihçisi) Cengiz Çakaloğlu’nun yazdığı bir kitaptır: ‘’Yemen’den Dönemeyen Karapapak: 40. Hamidiye Süvari Alayı Komutanı Mihrali Bey’’ (Kitabevi Yayınları, 2011)

Mihrali Bey’i anlatan bir diğer kitap ise Fuat Türkay’ın ‘’Karapapaklar – Karapapak Hamidiye Alayları ve Mihrali Bey’’ (Cem Ofset Yayınları, 2010) adlı kitabıdır..

İşte bahsedeceğim bu son ‘’Yemen Türküsü’’ Mihrali Bey’e aittir… Ancak önce bu iki kitaptan özetle Mihrali Bey’i anlatmak istiyorum… Mihrali Bey’i tanıdıktan sonra türküsü daha bir anlamlı…

Mihrali Bey…

Karapapak-Terekeme Türklerinden olan Mihrali, Tiflis vilayetinin Borçalı sancağına bağlı Darvas köyünde doğup büyür… Daha küçük yaşlarda ata binmeye ve silah kullanmaya başlayan Mihrali, kısa boylu karayağız ve sevimli biridir. Genç yaşında cesareti, mertliği ve çevikliği dillerde söylenir hale gelir…

Mihrali Bey, Ruslara Karşı

Mihrali on yedi yaşında babasını kaybeder. Ruslar, Mihrali ve kardeşlerinin karşı çıkmalarına rağmen babalarının cenazesinin Müslüman mezarlığına gömülmesine izin vermez ve İslami geleneklere aykırı bir biçimde defin işlemi yaparlar. Bu duruma çok içerleyen Mihrali ne yapacağı konusunda planlar kurarken o gece rüyasında babasını görür ve babası “Utanmıyormusun, beni bu mezarlığa nasıl gömdürdün, eğer beni bu kâfirlerin arasından almazsan sana hakkımı haram ederim” der.

Rüyanın etkisi ile yatağından fırlayan Mihrali, elbiselerini giyer, silahlarını kuşanır ve evden çıkarak doğruca mezarlığa gider. Mezarlık Rus askerleri tarafından korunmakta olduğundan sessizce babasının mezarına kadar giden Mihrali, mezarı kazar ve babasının cesedini mezardan çıkararak omuzun alır ve tam dışarı........

© dibace.net