menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Faşizm, Hayek ve Kırkayak

8 0
11.07.2025

Tanımlar

İnsanların genellikle ‘’tanım’’ ve ‘’kavram’’ ile pek bir ilgisi bulunmuyor. Genellikle bir konunun veya kavramın adı biliniyor ancak bu konu veya kavramı tanımaya ve tanımlamaya gelince doğru bir tanıma ve tanımlama yapılamıyor. Bu zaman da kavram karışıklığı ortaya çıkıyor ki o zaman da kimse kimseyi anlayamıyor. Bu nedenle her şey tanımla başlıyor, araçlarla yola devam ediyor.

Örneğin ”demokrasi” kavramı. Bu kavramı insanoğlu sürekli olarak hayatının her aşamasında kullanıyor. Ancak bir ”demokrasi” tanımı yapmak istenildiğinde ”demokrasi” hariç her şeyi anlatılıyor. Tıpkı körlerin dokunarak bir fili tarif etmeleri gibi.

Fazlaca duyulan, günlük hayat içinde de fazlaca kullanılan ama toplum ve siyaset içindeki işlevi çok da net algılanamayan, anlaşılamayan, dolayısıyla da tanımlanamayan bir başka kavram daha bulunuyor: ‘’Faşizm’’. ”Faşizm” yenilir mi, içilir mi bu da pek bilinmiyor. Basit bir tanımla ‘’faşizm’’; genel olarak aşırı milliyetçi ve ırkçı, otoriter ve baskıcı bir yönetimi ifade ediyor. Ancak ”faşizm”, bu basit tanım kadar basit olmuyor. Siyaset bilimcileri bu tanımın sabit olmayıp genişletilebilir bir tanım olduğunu söylüyor.

Genellikle toplumlar, yaşadıkları siyasi değişimi, her şey olup bittikten sonra adını koyabiliyorlar. Toplumların bu özelliğini anlatan güzel bir fıkra bulunuyor:

Evin erkeği salondaki koltuğunda kahvesini yudumluyor ve gazetesini okuyor. Kadın da evin diğer bir odasında temizlik yapıyor. Kadının, diğer odadan giderek artan tonda sayı sayıma sesi geliyor: ‘’Bir, iki, üç, dört, beş, altı… On, on bir, on iki, on üç… Yirmi, yirmi bir, yirmi iki…’’ Erkek, gazetesini bırakıyor ve eşinin feryada dönüşen sayı saymasına hayretle kulak veriyor. Ve sonunda erkek, kadının neyi saydığını “imdat” diye bağırmasından anlıyor: ‘’Otuz sekiz, otuz dokuz, kırk… İmdat! Bu bir kırkayak!’’

İnsanlar, ne olup bittiğini anlamak için fıkrada olduğu gibi genellikle ayakları sonuna kadar sayıyor. Ancak ne olduklarını anlamak için ayakları sonuna kadar saymak her zaman için sorunu tanımlamaya yetmiyor. Soruna adını koymak için ayakları sonuna kadar saymaya gerek kalmadan onu net bir şekilde tanımlamak gerekiyor. Ayakları sonuna kadar saymaktansa davranışlarını gözlemlemek daha sağlıklı sonuçlar veriyor.

İnsanların, bunu sürekli yaptıklarını, sorunu tanımlamak için ayakları bir nasıl kırka kadar saydıklarını en iyi Almanya ve Hitler örneği anlatıyor.

Hitler Faşizminin Adı Ne Zaman Konuyor?

Stefan Zweig, kendi otobiyografisi olan ‘’Dünün Dünyası’’ (Die Welt von Gestern) (MEB Yayınevi, 1992) adlı kitabında,19. yy. sonlarının ütopya denecek barışçıl havası ile başlayıp Hitler’in iktidara gelişi ve güvenilmez sözlerinden de bahsederek, insanların kendi felaketlerine akıl almaz bir coşkuyla nasıl koştuklarını, vatan haini sayılmaktan korkanların yarattığı suskunluk sarmalını, Hitler’in sebep olduğu kabusa adım adım ilerleyişin ve yaklaşan kıyameti engelleyememenin hikayesi acı bir şekilde anlatılıyor.

Stefan Zweig, bu kitabında; insanların yaşadıkları siyasal değişimi görememesini, bu değişimi tanımlayamamasını ve bu değişimin adını koyamamasını anlatıyor. Stefan Zweig, Almanya’daki demokrasiyi tehdit eden akımları zamanında tanıyamamanın veya tanımak istememenin, döneminin en büyük hatalarından biri olduğunu bu kitabında şöyle söylüyor: ‘’İnsanlar yaşadıkları dönemlere damga vuran hareketlerin başlangıç noktasını tam görememesi, tanımlayamaması tarihin şaşmaz kanunu olmaya devam ediyor.’’ (Es bleibt ein unumstößliches Gesetz der Geschichte, daß sie gerade den Zeitgenossen versagt, die großen Bewegungen, die ihre Zeit bestimmen, schon in ihren ersten Anfängen zu erkennen.)

Bir Kitap: ‘’Faşizm Irkçılık Ayrımcılık Yazıları’’

İşte toplumlardaki bu değişimi adlandıran, tanımlayan,........

© dibace.net