menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Jules Payot’un “İrade Terbiyesi” Kitabı Üzerine Tahlil ve Çıkarımlar

10 0
21.09.2025

İnsanın dışında hiçbir canlının malik olmadığı en yüksek aynı zamanda da en alçaltıcı vasıftır irade. Dolu tarafından baktığımızda hayatı anlamlı kılan, renklendiren iradeyi terbiye etmek öyle sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Hiçbir terbiye yoktur ki aşırılıklarına müdahale edilmemiş olsun. Aklı, zihni ve hisleri hizaya sokmak, hudutlarını belirlemek zamanla birlikte bin bir emek ister. “İrade Terbiyesi” adlı eser ülkemizdeki şöhretini birazda Cemil Meriç’in, “Kaderimi tayin eden bir başka kitap da İbrahim Ethem’in(tercüme ettiği) “Terbiye-i irade” başlıklı eseridir. Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim.” Sözüne borçlu. Entelektüel bir deryanın övgüsüne mazhar olmak az bir şey değil kuşkusuz. Gerçi kimi kaynaklar Meriç’in Dr. Ethem Bakar’ın ilk defa 1909 da tercüme ettiği “Terbiye-i İrade” eserine vurgu yaptığından bahsetseler de önemli olan bahse konu olan eserin okunmaya değer olmasıdır. Doğrusunu söylemek gerekirse mezkûr eseri gençlik yıllarımda okumadığıma hayıflanmıyor değilim. Okusaydım hayatımda bazı yanlışları yapmayabilir, yaralarıma bir nebze de olsa merhem sürebilirdim. Yeni kuşağımız didaktik bir dille anlatımı beğenmiyor olsa da yine de gençlerin okuması gereken bir başucu kitabı. Yüz küsur yıllık eserin, modern dünyadaki bireyin yaşadığı dikkat dağınıklığı, erteleme alışkanlığı ve odaklanma sorunlarına da çözümler sunduğuna hayret etmemek elde değil. Genç kardeşlerimiz, kişisel gelişimlerine, disiplinli çalışmalarına ve karakter gelişimlerine level atlatmak istiyorlarsa bu kitabı bir an evvel okumaya başlamalılar. Şimdiden itiraf etmeliyim ki kitaba yapılabilecek tek eleştiri işin felsefesinin dışında çözümün nasıl ve ne şekilde olması gerektiğinden yeterince bahsedilmemiş olmasıdır.

“İrade Terbiyesi” kitabı zihni, iradeyi ve bedeni birleştiren bir kavşak noktası. Eserin genelinde irade nedir, neden gereklidir? İradenin zayıflığı ve sebepleri, iradenin güçlendirilmesi, ahlak ve karakter eğitimiyle ilişkisi gibi birkaç başlık üzerinde yoğunlaştığını görüyoruz. Doğruyu ve güzeli bulma yetisi olan iradenin insan davranışlarını yöneltmede/yönlendirmede en temel bir güç olduğu ifade edilir. Sadece zihinsel yeteneklerin yeterli olmadığını, bu yetenekleri işe koşan asıl gücün irade olduğu belirtilir. Payot, iradenin zayıflamasına neden olan unsurları tembellik, haz düşkünlüğü, kötü alışkanlıklar, kötü arkadaşlar, acelecilik, kısa vadeli düşünme gibi hasletlere bağlar. “Vasat, karaktersiz, enerjisi düşük, ahlaki değerleri zayıf arkadaşlara takılmak son derece zararlıdır… Arkadaş dediğimiz figürün arkasında geleceğimizin en azılı düşmanı olabilir.”[1] Seçtiğiniz arkadaş, içi boş muhabbetlerle sizi meşgul ediyor, adımlarınızı yanlış yerlere doğru yönlendiriyorsa ona güle güle demelisiniz. Hayatınıza bir değer katan, yalanı dolanı bilmeyen dostlar edinmek gerekir. Kaldı ki böyle dostları bulmak çölde hazine aramak gibi bir şey. Böyle dostlar yoksa yalnızlık bir lütuf olabilir. “Birçok büyük düşünür fikirlerini hep yalnız oluşturmuştur. Bunlar arasında Descartes, Spinoza, Kant, Rousseau, Stuart-Mill, Renouvier, Spencer ve Tolstoy’u sayabiliriz.”[2] Bizde de yalnızlığın meyvesini yiyenler vardır. Mehmet Akif, Cemil Meriç, Said Nursi, İkbal vesaire… Tabi kronikleşen, bir hayat felsefesine dönen, insanı anti sosyal bir varlığa dönüştüren yalnızlıktan bahsetmiyoruz elbet.

Payot, öz disiplin, düzenli çalışma, hedef belirleme, alışkanlıkların yönetimi ve dikkat eğitimi gibi yöntemlerle iradenin geliştirilebilmesine vurgu yapan kitap, satırlar aralarında sabır, çaba, yaşam tarzı ve tefekkürden bahsetmeyi de ihmal etmez. Aslında insan potansiyelinin farkına vardıran Payot’un “İrade Terbiyesi” ile Şeyh Galib’in, Balzac’ın insanı anlatan betimleri arasında pek de bir fark yoktur. Renkler değişse de salık verilen öğütler hep aynıdır. Disipline olmuş bir hayatı yaşamanın elbette bir bedeli vardır. Erken kalkıp işe koyulmak, çalışmak, eğitim almak, nefsine hâkim olmak vesaire hepsi disipline olmuş bir hayatın mutfağında çalışan işçilerdir. Yazar, irade terbiyesinin ahlak eğitimiyle güçleneceğinden bahseder. İnsanın yalnızca başarılı olmasının yetmediği iyi bir insan olmak için iradesinin de terbiye edilmesi gereği anlatır. Payot, karakter oluşumunu salt bir Tanrı vergisi olarak görmez onu şekillendiren eğitim ve çevre faktörüne de vurgu yapar. Kendisinden elli yıl sonra yazılan “Yalnız Kalabalık” kitabıyla yollarının birleşmesi ilginçtir. Payot, İlahi buyruklardan ilham almış mıdır bilemiyorum ancak bahsettikleri insani değerlerin kutsal metinlerin pasajlarıyla örtüşmesi kitaba bir başka evrensellik katabilmektedir.

Yazara göre iradeyi kırbaçlayan en önemli güçlerden biriside tefekkürdür. Tefekkürü salt bizim anladığımız yaratanla yaratıcı arasındaki hadiseleri idrak edebilmek olarak ele almaz. Erdemli kararlar almamızdan tutunda........

© dibace.net