menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yıldırım: “Nostalji Yapma Ya Da Geçmişi Yâd Etme Amacında Değilim; Kardeşliği Diri Tutma Gayretindeyim.”

4 0
12.10.2025

Tammura isimli kitabınızda İskenderun’daki Zeybek Sokak’ı anlatıyorsunuz. Bir sokakta yaşayan farklı etnik ve dini kökene sahip insanların masalsı hikâyelerini… Berberin, fırıncının, tatlıcının, simitçinin, balıkçının, kasabın, kilim dokuyanın, kelle ütenin, garibin, garibanın, Müslümanın, Hristiyanın, Yahudinin, Arabın, Ermeni’nin, Süryani’nin, Ortodoksun, Maruninin, Nusayrinin, Sünninin hikâyesi… Birbirleriyle bütünleşen, varlığı ve yokluğu paylaşan, ayrılmayan, ayrışmayan; birbirini dışlamayan, ötelemeyen, hep birbirleriyle kucaklaşmayı becerebilen insanların hikâyeleri… Tammura ne demek? Neden böyle bir kitap yazma ihtiyacı duydunuz? Nasıl doğdu Tammura?

Tammura, pişirilmiş topraktan yapılan kumbara anlamına geliyor. Gömü, define gibi anlamlarda da kullanılıyor. Ünlü bir dil bilimcinin şöyle bir sözü vardı “Çocukluk insanın kumbarasıdır, orada ne biriktirdiyse ömür boyu onu harcar.” Bu sözü çok beğenirim. Tammura’yı yazmaya karar verdiğimde bu söz yolumu aydınlattı.

Zeybek Sokak Hikâyeleri 1969-1980 yıllarına birinci elden tanıklık ediyor ama benden önceki kuşağın hafızasına da yaslanıyor. Dedemin, ninemin ve onların akranları olan komşularımızın anlattıklarını yeniden toparladım, yaşantılarına yeni öyküler ekledim. Gerçek hayatta o anlatıların ve kahramanlarının yavaşça nasıl silindiklerine şahitlik ettim. Zeybek Sokak’ı tanımlarken bu nedenle “çanak çömlek parçaları” metaforunu kullandım. Birlikte yaşamanın, özgün kimliğinden utanmadan, onu gizlemeden yaşamanın mümkün olduğu bir sokak ve ilişkiler yumağı… Bu ruhu diri tutmanın yaşamsal önemini kavradım. “Birlikte yaşamak” mümkündü. Tammura’yı bu olanağı göz önüne sersin diye yazdım.

Tammura’da kırkın üzerinde hikâye var. Sımsıcak, insanı derinden kuşatan, içinde menfaat barındırmayan, dayanışmacı, paylaşımcı yönü öne çıkan hikâyeler. Farklı mabetlerde ibadet eden, kendi aralarında farklı diller konuşan ama ötekiyle bir kardeşlik destanı yazan insanlar. Bu kardeşliği, dostluğu, acıyı ve mutluluğu paylaşmayı sağlayan şey nedir sizce? Çok farklı kültür ve yaşamları olan insanlar nasıl böylesine ortak bir payda oluşturmuşlar? Neler söylersiniz?

Her iktidar kavgası, ötekini dışlamak, zayıflatmak ve kendi içinde eritmek amacını taşır. Zeybek Sokak’ta bu kadar alaca (karışık) yapı içinde barışın olmasının nedeni -belki de-birbirlerine galebe çalamayacak kadar az ve güçsüz olmalarıydı. Kilikya’nın, Mezopotamya’nın bir yerlerinden sürülmüş, kopup gelmiş olmalarıydı. Yaralı ve yenik olmalarıydı. Bu durum, dayanışmacı bir kimlik geliştirmelerini sağlamış olabilir.

Sokakta “ayıp” tembihi sosyal bir ahlakı örerken her evde kendi dinince “günah, haram” kaideleri özgün kimliklerini korumalarını sağlıyordu. Ritüellerin icrası dayanışma ruhu içinde gerçekleştiriliyordu.

Recep Bey Tammura’da kadınlara, annelere çok önem veriliyor. “Toprak böğürtlen ve kamış kökleri tutar, engeller dedik ya parçaları, bu işi Zeybek Sokak’ta kadınlar yapardı. Sürüsünden, toprağından,........

© dibace.net