menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Güzelsoy: “12 Yıl Önce Yazdığım Saf-Suya Anlat Romanını Yeniden Ele Aldığım İçin, ‘Yeni’ Değil, ‘Yeniden’ Dedim.”

11 2
28.06.2025

“Saf-Suya Anlat” romanınızın yazılma ve yayımlanma süreci hakkında neler söylersiniz? Bu romanınız için “‘yeni’ değil, ‘yeniden’ bir eser” diyorsunuz. Bu cümlenizle ne anlatmak istiyorsunuz?

12 yıl önce yazılmış bir romanı yeniden ele aldığım için, “yeni” değil, “yeniden” dedim. Önsözde de ayrıntılı olarak bunun nedenini anlattım zaten. Bir masalın kaldıramayacağı kadar ayrıntılı bazı fikirler üzerine kuruluydu roman. O fikirleri işlemek, roman formatında yeniden ele almak fikri yıllar içinde mayalanıp durdu bende. Sonunda da aynı hikâyeyi bir daha ele almam gerekti.

Yol, yola çıkmak, yolda olmak, saflık, kurnazlık… gibi kavramlar “Saf Suya Anlat”ın odağında yer alıyor. Yolculuk aynı zamanda menzilin kendisi oluyor. Her sayfada yeni bir katman çıkıyor okurun önüne. Saf insanların yanında kurnaz, paragöz kervancılar, çingeneler, kötüler, her şeyi yağmalayan açlar… Roman bir doğu anlatısı, bir tasavvuf metni gibi. Fantastik, büyülü gerçekçi, masalsı, rüyanın gerçek olduğu; gerçeğin rüyaya dönüştüğü bir metin. Tasavvufla ve mistik anlatılarla herhangi bir bağınız ya da ilginiz var mı? Neler söylersiniz romanınızın bu yönleriyle ilgili?

Burada mistisizmden ziyade, İslam öncesi tasavvufa dayalı bir anlatıdan söz edebilirim kendi adıma. Bu tür masalsı anlatıların büyük bölümü, kendini arama üzerine kuruludur, ben buna başka bir açıdan yaklaşmayı denedim. Farkı, bu arayışın öze dönmeyi değil, dışarıya bakmayı önermesi. Post-truth ya da neoliberal yaşam dayatmasının ajanı olan “kişisel gelişim” zırvalarına da bir tepki aslında. İnsanın kendisiyle sarhoş olmasına dair bir reddiye oluşturmak istedim.

Kişisel gelişim denilen saçmalıklar, insanın tek hobisinin, hatta tek asli uğraşının kendisi olduğu varsayımına dayalı. Bir zehirlenme, dayatılmış bir narsisizm halidir bu. Oysa çözüm, kendinden dışarı çıkmayı başarabilmekte. Kişisel gelişim, modernist siyasal fragmanların tümüne yayılan bir virüs halini aldı. Hatta bütün dinlerden daha etkin, daha güçlü bir yön belirleyici oldu. İnsanın asli uğraşının kendisi olması gerektiği gibi bir fikir üzerine kurulu, tehlikeli bir dine dönüştü. Kişisel gelişim halkların afyonudur. Çünkü insanın kendisine tutsak kılınması, onun olgunlaşma yolculuğuna katkıda bulunmaz, aksine onu bir nesneye dönüştürür. Soyut bir öznenin oyuncağı haline getirir. Saf-Suya Anlat bu fikre dayalı olarak yeniden işlendi.

Romanınızın anlatıcısı ve ana karakteri Subala. Subala okuma yazma bilmeyen biri. Ona okuma yazmayı Lisa öğretiyor. Romanın konusu kadar kahramanlara seçtiğiniz adlar da ilginç. Subala Hinduizmin felsefi ve mistik yapıdaki Sanksiritçe yazılmış kutsal kitaplarından birinin adı. Upanişadlardan. Upanişadlar kozmoloji, psikoloji ve metafizik konuları ele alıyor. Subala aynı zamanda bir bilgenin de adı. Lisa adı da Eski Ahit’te Harun’un karısının adından türemiş. “Tanrıya verilen yemin ve Tanrıya adanmış” anlamlarına geliyor. Mehrimah ise büyüklük, zafer anlamına gelen Hinduca bir ad. Roman kahramanlarının adlarının tarihteki anlamlarıyla bir bağlantıları var mı?

Tarihsel Zen, Buda, Hindu öğretilerine işmar eden ama aslında temel dayanağı Şaman değerleri olan bir felsefi arka plana kurulu roman. Bu isimler onların arka planındaki simgesel çağrışımları harekete geçirmek için anlamlı göründü gözüme.

Türk mitolojisinde kötülüğün, karanlığın, alt dünyanın tanrısı Erlik ve iyiliğin, aydınlığın ve........

© dibace.net