menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Askıda Hurma

7 0
21.10.2025

Eski bir İtalyan geleneği olan “askıda kahve” (Caffe Sospeso) uygulaması toplumumuzda son yıllarda farklı versiyonlarıyla ziyadesiyle ilgi uyandırdı. Herhangi bir fırına girdiğimizde müşterilerin görebilecekleri bir yerde üzerinde eklemeler çıkarmalar yapılmış, kalemle rakamlar veya işaretler çiziktirilmiş kocaman panolarla karşılaşırız çoğu zaman. Panoların üzerinde ‘askıda ekmek’ yazar iri harflerle. Ve gün geçtikçe uzayıp gider bu listeler. Çünkü toplumsal mayamızda mevcut inanç eksenli paylaşma ve yardımlaşma duygusu zirvedeki yerini hep muhafaza edegelmiştir. Tarih boyunca bir çok badireyi bu duygunun yardımı ve gücüyle aşmıştır Müslüman toplumlar. O yüzden askıda kahve uygulaması bizde hızlı ve genel bir kabul görerek farklı versiyonlarıyla günlük yaşamımızın vazgeçilmez bir gerçeği oluverdi hemencecik.

Malum ‘askıda kahve’ geleneği İtalyan orijinli bir iyilik hareketi. Kimi eski bir İtalyan geleneği olduğunu söylemekte, kimi ise II. Dünya Savaşının zorlu ekonomik koşullarının ortaya çıkardığı bir uygulama olduğunu dile getirmektedir. Belki de var olan bir gelenek II. Dünya Savaşı’nın zorlu sürecinde yeniden anlam kazanmış ve rağbet görmüştür. Neticede mutluluğu ve güzellikleri paylaşma duygusunun, ‘güzellikler paylaşıldıkça çoğalır’ hissinin bir yansımasıdır bu uygulama. Sevgi duygusunu bireysellikten, bencillikten kurtarıp toplumsallaştırma gayretinin orijinal bir örneğidir aynı zamanda. Kendine bir kahve söyleyen insanın o kahveden beklediği maddi-manevi hazzı tanımadığı bir başka insanın da yaşaması dileğinin bir tezahürüdür Caffe Sospeso (Askıda kahve) uygulaması. ‘İki kahve, biri askıda’. Panoya yazılır askıda kahveler ve askıdaki kahvelerden canı isteyen tereddütsüz oturup siparişini verir. Böylece ne kahve ısmarlayan kime kahve ısmarladığını bilir, ne de askıdaki kahveden isteyen ona kimin kahve ısmarladığını bilir. Kısaca bir güzellik en doğal şekliyle paylaşılır ve paylaşıldıkça çoğalır.

Bu uygulamanın bizde yaygınlık kazanması buruk bir memnuniyeti de beraberinde getirmektedir. Bu ve benzeri iyilik hareketlerine tarih boyunca yüzlerce farklı isim ve değişik uygulamalar ile tarihe ve insanlığa İslam’ın altın mührünü vurmuş olan Müslümanların bu anlamda başka kültürlerden ithal uygulamalara pek ihtiyacı yoktur. Ancak iyi ve güzel şeylerin takip ve taklidinden de bir zarar gelmez kimseye. Asr-ı Saadetten bu yana farklı medeniyetler içinde onlarca farklı toplumsal dayanışma pratikleri geliştiren İslam kültürü bu mevzuda esasında bütün insanlığa her zaman ve zeminde örneklik teşkil edebilecek bir zenginliğe ve çeşitliliğe sahiptir. Tarihi gerçeklik içinde nice Müslüman toplulukların toplumsal hayatın her alanına hitap eden nice farklı pratiklerini, kurumsallaşan nice organizasyonlarını görmek mümkündür. Haddizatında yardımlaşma ve dayanışma İslam kültürünün sosyoekonomik yapısının temel öğesi olagelmiştir. Ve gücünü zekat mesuliyetinden ve sadaka ve infak kültüründen alır. Kur’an’da mal ve servet esasında Yüce Allah’ın bir ihsanı olarak değerlendirilmiş ve ‘nasıl ki O sana ihsanda bulunmuşsa sen de başkalarına ihsanda bulun’* ikazıyla müminlere ‘ihtiyaçtan fazlasını infak etmeleri’ ** emredilmiştir.

Bütün dinlerde yoksullara ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, sevap kazanma ve Allah’a yakınlaşma vesilesi olarak teşvik edilmiş ve yüceltilmiştir. Ancak bu çoğunlukla gönüllülük esasına dayanan bir alicenaplık olarak değerlendirilmiştir. Lakin İslam’ın........

© dibace.net