menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Akademyada Aydın Bir Yüz: Hasan Aydın…

10 4
06.01.2025

Toplumsal hayatın her alanına kalitesizlik, basitlik, aleladelik, cıvıklık, ciddiyetsizlik… sirayet etmiş durumda. Bir yandan sinirlerin son derece gerildiği bir yandan vıcık vıcık ilişkilerin içinde yüzüldüğü bir cemiyet hayatı… Ne eğlencenin ne ciddiyetin ne cahilliğin ne okumuşluğun ne bilginin ne bilgisizliğin bir manasının kalmadığı zamanlar… İyiyle kötü, doğruyla yanlış, dostla düşman, kederle sevinç, mutlulukla üzüntü koyu bir sisin içinde birbirine geçmiş durumda. Ne hüznümüz hüzün ne mutluluğumuz mutluluk ne yaşayanlarımız yaşayan ne ölenlerimiz ölü…

Topluma sirayet eden kalitesizliğin ya da daha artistik bir terimle dekadansın en fazla hissedileceği alanlardan biri de akademik hayat dersek yanılmış olmayız sanırım. Lise seviyesinde bile olmayan üniversiteler, ağartmandan bozma binalar, mantar gibi her yerde biten fakülteler… Domates, peynir gibi diploma satan vakıf üniversiteleri… Tezli yüksek lisans, tezsiz yüksek lisan, fahri doktor, okutman, sözleşmeli öğretim görevlisi… Kafanızı ne yana çevirseniz bir akademik unvana sahip biriyle göz göze geliyorsunuz. Kitabı bırakın bir makale bile yazmadan akademisyen olanlar… Öğrencilerine tehditle, sınavla korkutarak kitabını satanlar… Neler neler… Ben üniversite ortamını ve akademisyenleri özgür, entelektüel seviyesi yüksek, okuyan yazan, gündemi takip eden kaliteli, nitelikli, diğer kurumlarda çalışanlara nazaran bağımsız insanlar sanırdım. Ne zamanki kıymetli bir hocam: “Kardeşim ne özgürlüğü, özgünlüğü, ne düşüncesi. Sonuçta üniversite hocaları birer memur. Hocalık da bir memuriyet…” deyince anladım.

Ben her zaman yazılarıma var olan durumun fotoğrafını çekerek başlarım. Genel durumu ortaya koymaya çalışırım. Ve genelde yazılarımın girişleri karamsar olur. Ama sabredip de okumaya devam edenler güzel şeyler de okurlar. Hâlâ toplumda güzelliklerin olduğunu görürler. İstisnaların varlığına şahit olurlar. Akademi dünyamızın geneline bakınca ne yazık ki yukarıda anlatmaya çalıştığımız bir perspektif söz konusu. Bu genel perspektifin içinden çok güzel adamlar seçilebiliyor. Parmakla gösterilecek kadar az olmalarına rağmen koca üniversitelerin yapması gerekenleri -mış gibi değil, gerçekten akademyanın tanımı içinde- tek başına omuzlayan yiğit insanlar da var. Hem birikim olarak hem ahlak olarak hem duruş olarak insanlığın ufkunu açan akademisyenler… Düşünmeyi ve düşündüklerini aktarmayı........

© dibace.net