menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Güneyin Toros Simalı Şairi Celal Ogan

7 0
09.10.2025

Orta boylu, hafif dolgun, görkemli bir endam… Büyükçe bir baş… Önden biraz dökük kar beyazı saçlar… İlk bakışta kırağı serpintisine maruz kalmış izlenimi veren ve iki küçük kestane fundalığını anımsatan bir çift dürümcüklü kaş… Bu kaşlardan birdenbire yukarıya doğru fırlayan; Torosların geniş, saf ve prüzsüz zirvelerini andıran dik görünümlü bir alın… Değirmi bir yüz…. Ve bu yüzle son derece uyumlu, otantik, iri ve kavislice bir burun… Nihayet bütün bunların arasından güneş şavkı gibi parlayan derin, sımsıcak bakışlı iki çekik göz… Dahası her yönüyle hoş, sevgiye inanmış, şair ruhlu bir adam… Olgun olduğu kadar romantik, kıpır kıpır, heyecanlı, hayat dolu bir insan… Celal Ogan…

Bu biyografik yazıda; aile dostum, büyüğüm, şair Celal Ogan’dan söz etmek istiyorum. O, daha çok güçlü bir şiir ustası olarak tanınsa da aynı zamanda iyi bir yazar, başarılı bir bürokrat, etkili konuşma teknikleri veren bir eğitimci, millî değerleri önceleyen bir kültür ve edebiyat elçisidir. 1944 yılında Mersin ilinin Anamur ilçesine bağlı Nasrettin köyünde doğmuştur şair Celal Ogan. Lise tahsilini Silifke’de tamamlayıp fark derslerini verdikten sonra bir süre ilkokul öğretmenliği yapmış, 1973 yılında Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden mezun olmuştur. Bir ara Hacettepe Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu’nda öğretim görevlisi olarak da çalışan Celal Ogan, İmar ve İskan Bakanlığı’nın çeşitli birimlerinde memur ve bürokrat olarak görevlerde bulunmuştur. Daha sonraki yıllarda da Kültür ve Turizm Bakanlıklarında APK uzmanı, Ankara İl Turizm Müdür Yardımcısı olarak görev yapmış, 2010 yılında Daire Başkanlığı kadrosundan emekli olmuştur.

Celal Ogan’la ilk defa 2001 yılının mart ayında karşılaşmıştım. Merhum şair ve yazar Mehmet Göktürk Uytun, Başkanlığını yaptığı Şairler ve Yazarlar Derneği adına Haber-İş Sendikası Konferans Salonu’nda bir Şiir Okuma Şöleni organize etmişti. Naçizane benim de Yalnız Zamanlar başlıklı şiirimi okuduğum bu şölen; Abdullah Satoğlu, Âşık Mahzuni Şerif, Celal Oymak, Gürünlü Âşık Gülhani, Hüseyin Yurdabak, İsa Kayacan, İsmail Kara (Araçlı Karozan), Mustafa Bektaşoğlu ve Şakir Susuz gibi şair ve yazar dostların da katılımıyla çok güzel bir kültürel etkinliğe, tanışma ve kaynaşmaya vesile olmuştu. Celal Ogan üstadımız da bu şahsiyetlerin arasında idi. O gün “Yörük Çocuğuyum” başlıklı şiirini okumuştu. Dahası bu dizeleri okumamış; suları gürül gürül akan çağlayanlar gibi coşmuş, âdeta kendinden geçmişti.

Ben yüreği tertemiz yörük çocuğuyum
Dağlar, bayırlar, vadiler, çayırlar
Benim mekânımdır, dünyam çok.
Aç........

© dibace.net