Müslüman Tolstoylar İçin: Hidayet Romanı Yazmak
I.
Bu konuşmayı İslam’ın ideolojik propagandasını yapmak isteyenler için değil, gerçek bir hidayet deneyimi yaşamak ve bu deneyimin yarattığı kutsanmış mutluluk deneyimini tatmak ve insanlarla paylaşmak isteyen sanatçılarımız için gerçekleştiriyorum.
Benim burada ele alacağım mesele belki de bugün konuştuklarımız arasında en önemsiz mesele. Fakat roman ve sanat belki de Müslümanlar olarak en önemli meselemiz çünkü İslam’ı yaşatmak istiyorsak İslam’ın mutlu bir yaşam vaat ettiğini kanıtlamak zorundayız. İslami yaşamın ne vaat ettiğini de en başta Müslümanca yaşamları tasvir ederek anlatabiliriz ki bunu da en başta romanla yapabiliyoruz, herhangi bir felsefe, ilahiyat ya da sosyal teori eseriyle değil.
II.
Ben burada öncelikle güzel hikayeler anlatma yeteneği kazanma çabasının, yani estetik zevk edinmenin dinimizce yeri nedir sorusuna cevap vermek istiyorum. Yani derdi İslam’ı tebliğ olmasa da sadece güzel hikayeler anlatmak… Haram mı, mübah mı, sevap mı? Bunu tartışmak….
Bunun için Yusuf Suresine bir el atmamız gerekiyor. Zira Kuran’a göre Yusuf kıssası en güzel kıssa ya da romandır.
Hazret-i Yusuf’un hikayesinin Tevrat’ta ele alınışıyla Kuran’da ele alınışı birbirinden oldukça farklı. Tevrat’taki hikaye gerçekten olmuş bir olayın sanatsız bir biçimde aktarılışıdır. Kuran’daki hikaye ise bunun sanatsal bir kurguya oturtulmuş bir biçimde hayli dönüştürülerek aktarılışıdır.
Kuran’daki Yusuf kıssası bir yandan bir çağ romanıdır: Yusuf’un kardeşlerinin bedevi yaşamdan sıyrılıp medeni yaşama geçişi… Kardeşlerin dayanışması çok kuvvetli bir topluluk olmaktan ve kendi dışındakilere düşman ve kurt muamelesi yapmaktan çıkıp, ticarete başlaması, şehre girerken ayrı ayrı kapılardan girip bireyselleşmesi, kralla aynı sofrada yemek yiyip yurttaşlaşması ve hikayenin sonunda bedevi yaşama ait vahşiliğin ve ilk günahın affedilmesi süreci… Yani bedeviyetten medeniyete bir yolculuk…
Bir yandan da bu kıssa bir bireyin yani Yusuf’un bir çocuk olmaktan çıkıp kendisine secde edilecek kıvama çıkarılışının, yani tanrısallaşmasının hikayesidir. Almanların deyimiyle bir ‘bildung’ roman… Babasının sevgili oğluyken kuyunun dibine atılması, kuyunun dibinden Mısır azizinin evlatlığı mertebesine yükselmesi, bu evde dünyevi ilimleri yani tevilülehadisi öğrenmesi, sonra zina iftirası suçuyla zindanın dibini boylaması, zindanda hak dine ermesi, sonra kralın gördüğü rüyayı tabir edince Mısır kralının maliye bakanı olması, sonra onu evlatlık olarak besleyen azizin yerine geçip Mısır azizi olması ve hikayenin........
© dibace.net
