menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Küresel Çağ’da Müslümanca Roman Yazmak

11 0
12.09.2025

I.

Artık Batı modernitesinin hakim olduğu bir çağda değiliz. Postmodern ve postkolonyal çağ da sona erdi. Küresel bir çağda yaşıyoruz ve akıllı telefonlar bizleri küresel bir toplumun yurttaşı haline getiriyor. Artık çocuklarımız kimliklerini ulus devletlerin okullarında ve camilerinde kazanmıyor. Aileler de çocuk yetiştirmede eski merkezi önemini yitirdi. Bir çocuk elindeki akıllı telefonla youtube, facebook, twitter ve instagram yoluyla kişiliğini kazanıyor. Aslında feodal toplumdan kapitalist topluma, köy toplumundan şehir toplumuna, imparatorluklar çağından ulus devletler çağına yaşanan kırılma gibi radikal bir kırılma içindeyiz. Modern sosyoloji disiplini ve modern roman böylesi bir kırılma sürecinde ortaya çıkmış ve insanlara rota çizmişti. Bugün yaşadığımız ve etkisini dışarıda ve gözler önünde değil de içlerimizde ve ruhlarımızda gösteren kırılma da böylesi radikal bir müdahale gerektiriyor.

Arif Dirlik gibi bazı sosyologlarımız içinde yaşadığımız çağa küresel modernite çağı adını vermek istiyor. Ama bir çağa modern diyebilmemiz için o çağda yaşayan insanların “eğer çabalarsak gelecek daha güzel olacak” diyebilmesi gerekir. Ama yapılan anketlere göre dünya halkının kahir ekseriyeti “ne yaparsak yapalım gelecek daha kötü olacak” diyor. Bu sebeple bu çağa “küresel karanlık çağ” adını vermemiz gerekiyor.

Eğer çağımız bir cehennemi değil de güzel bir toplumu netice verecekse bu işte herkes kadar romancılara (ve sinemacılara) da ciddi görevler düşüyor. Zira Schiller’in dediği gibi siyasi ya da iktisadi bir devrimden önce insanları, onların dünyaya bakışlarını, onların duygularını, dürtülerini ve empati yeteneklerini geliştirmemiz gerekir. Bu işi ise en başta sanatçılar ve romancılar yapar. Bu mütevazı deneme bu dönüşümü gerçekleştirmede pay sahibi olmak isteyecek Müslüman romancılara (ve elbette sinemacılara) bir ufuk çizebilmek amacıyla kaleme alınmıştır. İslam edebiyatı geleceğin güzel toplumu yolunda ne gibi imkanlara sahiptir, geleneksel İslam’ın hangi arızi özellikleri İslam edebiyatının bu misyonu yerine getirmesine engeldir ve bu engelleri aşmak için neler yapılabilir… bu denemenin meselesi budur.

II.

Hakiki roman bir sanatsal deha işidir. Zira roman (ve sinema) en başta hassas bir kalbin, ıstıraplarını ustalıkla ve daha önce kaleme alınmamış bir biçimde yazıya dökme yeteneğidir.

Sanıldığının aksine sanatsal deha gökten inen bir mevhibe değil, genetik bir miras da… Aksine deha hepimizde tohum halinde var olan bazı yeteneklerin çiçek açmasından doğar. Bu bireysel yetenekler merak, dikkat, tutku, ıstırap ve disiplin gibi yeteneklerdir. Fakat ne yazık ki toplumumuz ve dinimiz uzunca bir süredir deha potansiyelimizin çiçek açmasına engel oluşturdu.

Toplumumuz bir gençte bir deha pırıltısı görür görmez onu hemen servet, güç ve prestij gibi dünyevi arzulara hizmet edecek alanlara yönlendiriyor. Oysa deha böylesi arzulara yönelirse körelir. Çünkü dehanın eser verebilmesi için uzun süren bir kuluçka dönemine, zamana yayılmış disiplinli bir çalışmaya ve bir ıstırabı uzun süre yüreğinde taşımaya ihtiyaç vardır. Toplumumuzsa ne yazık ki böylesi uzun soluklu projelere destek vermeyecek kadar kısa vadeli bakıyor hayata.

Fakat benim burada esas vurgulamak istediğim husus toplumumuzun değil de dinimizin sanatsal deha gelişimine vurduğu ketler üzerine. Burada farkına vardığım birkaç hususu sistemsiz bir şekilde sıralamak istiyorum.

Bu ketlerden birincisi bizim dinimizi taabbüdilik üzerine kurmuş olmamız gerçeği… Yani Allah’a karşı sorgu sual etmeden teslim olmalıyız felsefesi… Böylesi bir inanç daha doğmadan dehayı köreltir. Zira kişi artık aklını ve duygularını özgürce geliştiremez. Oysa işin aslına bakacaksak dinimiz taabbüdilik vaz etmez. Kuran’a göre örnek Müslüman Hazret-i İbrahim’dir. Hazret-i İbrahim akli bir sorgulamanın sonucunda Müslüman olmuştur. Ve Müslüman olduktan sonra da Allah’a körü körüne bağlanmamış, Allah’tan haşre dair kanıtlar istemiş ve........

© dibace.net