menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ezo’nun Kayıp Notaları

9 0
08.03.2025

-Tüm emekçi ve vicdanlı kadınlara sevgimle…-

Yaşım yetmiş iki. İlk kez bir gitara dokundum bugün usulca. Kucağıma aldığım bir bebek oldu gitar. Tellerini okşadım parmak uçlarımla. Sizin parmak uçlarınız sızladı mı hiç? Size sızlayan parmak uçlarımın hikâyesini anlatacağım; kelebek gibi avucumun içine konup da hemencecik uçuveren notaların hikâyesini…

İlk dokunduğum enstrüman kemandı. Yedi yaşındaydım. Okula yeni yazılmıştım. Okulun ilk günü, sıra halinde içeri alınırken, çay ocağında kalakaldım öylece. Yanımdan geçip gidiverdi arkadaşlarım, öğretmenim, veliler. Annem babam yoktu yanımda. Günde on beş saat konfeksiyon atölyesinde çalışıyordu annem. Babam kahvede okey oynuyordu gün boyu. Babama diyemezdim “beni okula götür” diye. “Seni okula yazdırdım, daha ne istiyorsun?” diye kızardı bana sonra. Kimse fark etmedi çay ocağının önünde bir başıma duruşumu. Hademe geldi yanıma. “Çıksana sınıfına” dedi. Demedim bir şey. “Kayboldun mu yoksa?” dedi. Çay ocağında, bir köşede duran keman kılıfını gösterdim işaret parmağımla. Gülümsedi. “Merak mı ettin?” dedi. Başımı salladım sevinçle. “Ama önce sınıfına götürmeliyim seni” dedi. Çay ocağına girip oturdum tabureye. “Ne inatçı kızsın” dedi hademe. Ama şefkatliydi sesi. “Pekala” dedi, keman kılıfını aldı özenle, masanın üzerine koydu. “Sen açmak ister misin ?” dedi. Kalktım yerimden. Telaşla açıverdim kılıfı ve onu gördüm, kemanı. “Dokunabilirsin” dedi hademe. Dokundum kemana, “benim adım Ezo” dedim. “Kemanımın adı yok” dedi hademe muzipçe, “benim adımı öğrenmek istersen söyleyeyim, benim adım Remzi. “ Okuldaki en iyi arkadaşım Remzi Amca oldu beş yıl boyunca. Sabah yediden akşam altıya kadar canı çıkıyordu okulda. Sınıfları temizle, tuvaletleri temizle, çay kahve servisi yap… Titizdi, çalışkandı, sabırlıydı. Ama en iyi yaptığı şey bu saydıklarım değildi. Çok güzel keman çalardı. “Ben keman çalarken dinleniyorum” derdi. Sabahları okula geldiğinde ve akşamları çıkmaya yakın keman çalarmış. Bir iki dakikalığına da olsa, bana da keman dinletisi yapardı tenefüslerde bazen. Eve gittiğinde, yatmadan önce de keman çalarmış yarım saat kadar. Herkes bilirdi Remzi Amca`nın keman çaldığını. Bu benim için bir mucizeydi. Başkaları içinse, üzerinde durulmaması gereken sıradan bir şey. “Ezo” dedi bir gün, “ben çok yalnızım…” “Ben varım Remzi Amca, yalnız değilsin” dedim. “Ben kemanımı kimin için çalarım, bilir misin?” dedi. Sustum. “Gidenler için çalarım” dedi. “Pir Sultan Abdal için çalarım, Lorca için çalarım, mahpustaki babasına “görülmüştür” damgalı mektuplar yazıp, kimseler görmeden intihar eden sevdiceğim için…” Bilmiyordum Pir Sultan Abdal kim, Lorca kim. Anlam verememiştim, en iyi arkadaşımın sevdiceğinin intihar edişine. Sordum sebebini. “Her kadın yaralıdır Ezo, ama bazı kadınlar daha çok yaralı” dedi. “Kuş kadar canı vardı sevdiceğimin ve yükü ağırdı” dedi. “Kanatları yorgundu…” dedi ve aynı anda ikimizin de gözlerinde yaşlar birikiverdi… Daha ikinci sınıftayken ezberledim Lorca`nın bir şiirini…

Ana,

gümüş olmak istiyorum

Oğul,

çok üşürsün sonra

Ana,

su olmak istiyorum

Oğul,

çok üşürsün sonra

Ana,

yastığına işle beni

Oğul,

olur hemen şimdi…

Remzi Amca okudu, ben ezberledim bu güzelim şiiri. O akşam anneme dedim ki, “anne yastığına işle beni…” “Ne saçmalıyorsun sen be!” dedi kızgınlıkla. Odama geçip ağladım… Ben saçmalamaya, daha ilkokuldayken, Remzi Amca`nın sayesinde başladım…

İlk öğrendiğim türkü, Pir Sultan Abdal`ın, “Kul Olayım Kalem Tutan Ellere” idi.

Kul olayım kalem tutan ellere
Katip arzuhalim........

© dibace.net