HEYECANINIZI ENGELLEMEYİN...
Hayatta en çok konuşanlar, en az üretenlerdir. Onların sesi yüksektir ama izi yoktur. Eleştirirler, küçümserler, akıl verirler ama hiçbir taşın altına elini koymazlar. Çünkü cesareti olmayan, heyecanı olanı durdurmaya çalışır. Bir şey yapamayan, yapanın moralini bozmaktan beslenir. Oysa başarı, tam da bu seslerin susturulamadığı yerde doğar. Heyecan, insanın içindeki ilahî kıvılcımdır. Rabbimiz Kur’an’da “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır” (Necm 53/39) buyurmaktadır. Çalışmak için ise önce bir inanç, bir heyecan gerekir. Heyecanı öldüren, imanı da zedeler. Çünkü inanan insan, umudunu canlı tutar. Bir adım atmak, bir fikir üretmek, bir dua etmek bile heyecanla mümkündür. Hz. Peygamber (s.a.v.) “Ameller niyetlere göredir” (Buhârî) buyurmuştur. Niyet, kalpteki heyecanın adıdır. Samimi bir niyetle başlayan her iş, Allah’ın izniyle bereketlenir.
Zirveye ulaşanlar; sessiz yürüyenler değil, cesaretle konuşanlardır. Hz. Nuh (a.s.), “kimse inanmaz” diyenlere aldırmadan gemisini inşa etmiştir. Hz. İbrahim (a.s.) ateşe atılırken bile; “Hasbiyallahu ve ni’mel vekil” diyerek Allah’a tevekkül etmiştir. Eğer onlar çevresindeki eleştirileri dinleseydi, insanlık tarihi bambaşka olurdu. Heyecan, imanla birleştiğinde mucize doğurur. Fakat imanını kaybeden, heyecanını da kaybeder. Eleştiriler, çoğu zaman korkakların savunmasıdır. Çünkü senin attığın adım, onların........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein