menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DÜŞMANININ DOSTU DÜŞMANINDIR…

9 0
17.10.2025

İnsanın hayatında en tehlikeli kırılmalar, düşmandan aldığı darbelerden değil; dost bildiklerinden yediği hançerlerden doğar. Çünkü düşmanın kim olduğunu bilirsin, ondan gelebilecek zararı önceden sezersin. Ancak dost yüzlü bir düşman, yani “dost kılıklı” bir hıyanet, hem ruhu hem güveni paramparça eder. Dostunu düşmanın yanında gördün mü, hiç şüphe etme, ikisi de düşmandır. Biri açıktan taş atar, öteki gizliden hançerler. Bu tespit, sadece bireysel ilişkilerin değil; toplumların, cemiyetlerin, hatta ümmetin tarihi tecrübeleriyle sabittir.

İhanetin en acı yanı, tanıdık bir elden gelmesidir. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in en yakını kabul edilen Abdullah bin Übeyy b. Selûl’ün ihaneti, bu konuda insanlık tarihine ibret olarak kazınmıştır. Medine’de münafıklık düzeninin kurucusu olan bu kişi, Müslümanların safında görünür ama kalbi nifakla doludur. Dışarıdan dost gibi görünür, içeriden fitne üretir. O yüzden Kur’an, münafıkları “ne tam mümin ne de tam kâfir” olarak değil; “kalplerinde hastalık olanlar” diye nitelendirir (Bakara, 10). Çünkü onların zararı, açık düşmandan daha derindir.

Bir dostun düşmanla yan yana gelişi, onun gönlündeki sadakatin zayıfladığını, menfaat ya da korku uğruna hakikatten saptığını gösterir. Hz. Ali (r.a.)’ın meşhur sözü bu noktada altın değerindedir. “Dostunla öyle ol ki; bir gün düşmanın olursa seni utandırmasın, düşmanınla da öyle ol ki; bir gün dostun olursa yüzün kızarmasın.” Bu söz, insani........

© Denge