Akademisyen Siyasete Taraf Olmalı mı?
Akademisyenin, toplumun ve siyasetin nabzına dair fikir beyan etmesi ne kadar yerinde bir tutumdur? Yoksa gündelik politikanın uzağında kalıp yalnızca akademik çalışmalarına yoğunlaşmak mı daha doğru olur? Peki, öğretim üyeleri siyasal ilgilerini hangi yollarla ifade edebilir? Parti üyeliği, ideolojik olarak yakın medyada yorumculuk yapmak gibi yollar meşru tercihler midir?
Farz edelim ki siyasal alanda aktif bir akademisyensiniz. Dünya görüşünüzü, hatta siyasi parti bağlantınızı saklamadan düşüncelerinizi açıklıyorsunuz. Bu durum akademik tarafsızlığınızı gölgeler mi? Peki, öğrencileriniz ne düşünür? Örneğin, Marksist bir akademisyen farklı ideolojik eğilimdeki öğrencilerine ya da muhafazakar bir aydın inançlı ve inançsız takipçilerine aynı mesafede durmayı başarabilir mi? Bu arada aynı mesafede durmak zorunda mıyız? Taraflı olmanın akademik saygınlığı aşağı çektiğine yönelik yaygın kanaat doğru mu?
Yanıtlaması hiç de kolay sorular değil. Kamusal hayatın şekillenmesinde entelektüelin rolünü önemseyen modernist çizgi bir hayli gerilese dahi hâlâ çok güçlü. Pek çok ideolojide, özellikle sosyalizm, liberalizm ve İslamcılıkta; bir dünya görüşüne sahip olmakla, hatta siyasi çizginizi açıklamakla akademik etkinlikler arasında koşutluk doğal görülmekte. Bu bakış açısına göre dünya görüşü olmayan bir akademisyenin bilimsel görüşü yeterince ciddi ve nitelikli olamaz.
Tabii post-modern bir çağda yaşadığımız için özgürlük, bilgi, üniversite ve entelektüel gibi kavramlar eski itibarlarını kaybetmiş durumda. Bauman’ın dediği gibi entelektüeller artık yasa koyucu değil, sadece yorumcu. Ayrıca Foucault da haksız........
© Daktilo1984
