Yok etmek/Yaratıcılık
Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan. Arada parçalanmamak çok zor! Mücadeleden yorgun düşüyorum.
Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü’nde “Yıldızlı Ağaç” diye bilinen ağaç, gençler tarafından yılbaşı yaklaşırken süslenir. Kış soğuğunda bir yılbaşı ağacının ışıklarıyla neşelenmekten daha doğal ne olabilir ki? Bir güruh cihatçı, o ağacın dibine kezzap dökerek gençlerin coşkusunu söndürdü. Bunu da sosyal medyadan duyurdu. Bu düşmanlık bir ağaca mı, bir ışığa mı, neşeye ya da umuda mı?
Aynı ülkenin başka bir köşesinde ise bir kadın... Beyoğlu’nun orta yerinde yaşadığı vahşet, kelimelerin isyan ettiği türdendi. Tecavüz eden iki “insan suretinde yaratık”, yakalanmalarına rağmen serbest bırakıldı. Yani bugün sizinle benimle aynı sokaktan geçebilir, aynı otobüse binebilir, aynı karanlığa sinsice ortak olabilirler.
Aynı günlerde İstanbul’un seçilmiş belediye başkanının, milyonların cumhurbaşkanı adayının yargılanma sürecinin TRT’de naklen yayınlanması (Bahçeli ve Erdoğan’ın beyanlarına rağmen) TBMM’de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. (Şu son cümle ne çok gerçeği barındırıyor!)
Adalet neden karanlıkta seyreder? Gerçekler neden hep gölgede bırakılmak istenir? Neşeyi zehirleyen, kadınların can güvenliğini yok sayan, adaleti karanlıkta tutanlar... Nasıl bir ülke bu! Bu ülke, ağaçlarına kezzap değil, dilek bağlayan insanların ülkesiydi. Bu ülke, adaletin ancak ışıkta yeşereceğini bilenlerin ülkesiydi.
Sonra... Sonra...
Sonra... Sonra... Karamsarlıkla yok........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein