Cellat mezarlığı
Cumhuriyet gazetesinin Pazar eki toplumdaki sanat ve kültür zenginliğini çarpıcı şekilde ortaya koyan, aynı zamanda doğanın nabzını tutan bir gazetecilik başarısı bence. “Cellat mezarlığı”, başlığı bu güzel ve renkli ortama uymuyor ancak bugün 4 Mayıs. 6 Mayıs, Deniz Gezmiş’in ve iki arkadaşının idam edildikleri gün. Bana Osmanlı’daki cellat mezarlığını hatırlattı.
Osmanlı döneminde farklı dinlere mensup kişiler farklı mezarlıklara gömülürdü. Müslüman, Hristiyan, Musevi mezarlıkları vardı. Bilindiği kadarıyla cellatların hemen hepsi Müslümandı ancak Müslüman mezarlığına gömülmezlerdi, “Cellat mezarlığı” adı verilen ayrı bir mezarlığa gömülürlerdi. Cellat, padişah, vezirler veya diğer adli makamlarca verilen idam cezasını yani suçluyu veya suçlu olduğu iddia edilen kişiyi öldüren kişilere denilirdi. Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi’nde verdiği bilgiye göre ne yaparlarsa yapsınlar bütün Müslümanlar normal mezarlığa kabul edilirlerdi. Katiller, kadın katilleri, çocuk katilleri, tecavüzcüler Müslüman mezarlığına kabul edilirlerdi, bir tek cellatların ölüleri Müslüman mezarlığına kabul edilmezdi. Onlar ayrı bir mezarlığa gömülürlerdi. Bu uygulama dünyada sadece kültürümüze özgüydü. Cellat mezarlarındaki taşlar siyaha boyanır, üzerlerine ölü hakkında bilgi yazılmazdı. Reşat Ekrem Koçu’nun bu konudaki yorumu şöyledir:
“Toplum, suçu her ne olursa olsun ölen Müslümanları affeder, onların Müslüman mezarlığına defnedilmelerine izin verirdi. Sadece padişah emriyle bile olsa cellatlık edenlerin ölülerini........
© Cumhuriyet
