menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tarihsel yol ayrımı - Aydın Öncel

25 2
16.09.2025

MHP liderinin, partisinin grup toplantısında yaptığı sürpriz çağrı ve terör örgütü PKK’nin sembolik silah bırakmasıyla yeni çözüm süreci ivme kazandı. Bahçeli’nin, “Kürt ve Alevi cumhurbaşkanı yardımcısı” önerisiyle desteklenen etnik ve mezhepçi yaklaşımın hemen ardından, beklendiği gibi CHP’nin kapısına dayanılması fazla gecikmedi!

Son gelişmelerle, DEM Parti’yi yanına alarak genişlemeye çalışan Cumhur İttifakı’nın, “yeni anayasalı yeni Türkiye” hedefi karşısındaki en büyük engelin, CHP ve meydanlardaki milyonlarca seçmen olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Haliyle, sürecin hem siyasi hem sosyal hem de hukuki açıdan aceleye getirilmeden, derinlemesine tartışılması daha da önem kazandı.

“Anayasa, yalnızca bir devletin hukuki statüsü olmayıp aynı zamanda devlet içinde siyasi iktidarı ve toplum içinde de devlet iktidarını sınırlayan bir belgedir.” (1)

“1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi’nin 16. maddesindeki, ‘insan haklarının güvenceye alınmadığı ve kuvvetler ayrılığının belirlenmediği bir toplumda asla anayasa yoktur’ hükmü, anayasanın siyasi niteliğini ortaya koymaktadır. İşte anayasanın bu siyasi niteliğidir ki, ‘anayasal devlet’ ile ‘anayasalı devlet’i birbirinden ayırır.” (2) Her devletin bir şekilde anayasası vardır. Ancak bu, o devletin “anayasal” olduğunu göstermez!

“Belli bir dönemde, belli bir toplumu düzenleyen hukuk kurallarına yürürlükteki hukuk denir. Hâkimler, yargılama yaparken, gerçek anlamda hukuku yaratma işlevini görürler. Bu nedenle yargılamanın bağımsızlığı ve bu işlevi yapanların........

© Cumhuriyet