Biz bu filmi çok gördük - Dr. Çiğdem Bayraktar Ör
12 Eylül darbesi... Darbenin ardından 650 bin kişi gözaltına alınmış; ilk altı haftada 11 bin 500 kişi tutuklanırken bu sayı sadece bir yıl sonra 122 bin 600 kişiye ulaşmıştı. Eylül 1982’de ise 30 bini yargılanmayı bekleyen 80 bin kişi hapishanedeydi. 3 bin 600 idam cezası istenmiş, bunların 50’si infaz edilmişti. Darbe Cumhurbaşkanı Kenan Evren, “Kılımız kıpırdamadan idam ediyorduk” bile diyebilmişti.
Öngörülemeyen tutuklamalar, süresi belli olmayan gözaltılar, mesnetsiz iddialar, duruşmalar, hukuksuz cezalar... İçlerinde kimler yoktu ki? Akademisyenler, gazeteciler, hukukçular, öğretmenler, işçiler, memurlar, çiftçiler... Avrupa’ya 30 bin kişi sığınmacı olarak başvurmuştu. 70 bin kişiye ise yurtdışına gidemesinler diye pasaport verilmemişti. Vatandaşlık kanununda değişiklik yapılmış, 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarılmış, mal varlıklarına da el konmuştu.
12 Eylül döneminde cezaevleri tam kapasite hizmet verse de yetmemiş, yeni cezaevleri inşa edilmişti. Yargının had safhada siyasallaştığı o dönemde suç listesi de giderek daha fazla sivilin yargılanabileceği kadar genişletilip uzatılmıştı. Yargı denetiminin kısıtlılığı, yurttaşın hukuki olanaklarının daraltılması nedeniyle kendini ifade edebilme aracı olarak elde sadece Osmanlı’daki gibi dilekçeler kalmıştı. Yeni yönetime iletilen “arzuhaller” darbeden yedi ay sonra 59 bin 318’e ulaştı.
Dönemin en sansasyonel siyasi davalarından biri de “Barış Derneği davası”ydı. İstanbul Baro Başkanı Orhan Apaydın’ın da tutuklu sanıklar arasında olduğu davada Erdal Atabek, Ataol Behramoğlu, Ali Sirmen, Mustafa Gazalcı, Hüseyin Baş, Tarık Akan, Jülide Gülizar, Kemal Anadol, Aziz Nesin gibi isimler vardı. Suçlamalardan biri çok manidardı: Yabancı memleketlerin çıkarlarına aykırı davranmak. 30 kişi hakkında 8 ila 30 yıl arasında hapis istenmiş, sanıklar üç defa yargılandıktan sonra yıllar süren davadan beraat almıştı. Ama davada delil olarak sunulanlar hiç unutulmayacaktı.
“Deli Petro’nun Vasiyeti” adlı kitap dernek binasında bulunmuş, Behice Boran’a plaket verilmiş, dahası Nâzım........
© Cumhuriyet
