menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

19 Mart sonrası Türkiye - Doğu Silahçıoğlu

29 15
27.03.2025

Türkiye 2002’den bu yana küresel ve bölgesel gelişmelerden olumsuz etkilenen; tutarsız kararlar ve uygulamalarla oradan oraya savrulan bir ülke haline geldi. Varlığını ve bekasını (sağkalımını) tehlikeye sokan; iç ve dış politikadaki yanlışlarla siyasal, ekonomik, sosyal ve ulusal güvenlik başta olmak üzere birçok alanda sorunlar ve zorlu koşullarla karşı karşıya kaldı.

Karşı devrimci siyasal İslamcı yönetimin uygulamaları ülkede kaygı verici boyutlara ulaştı. Bunun temel nedeni; ulus egemenliğini temsil eden TBMM’yi işlevsiz kılan; yasama ve yürütmeyi bir kişinin eline bırakan; yargıyı şekillendiren “denetimsiz başkanlık sistemi” idi. Uzun zamandır; yasama erkinin yok edilmiş işlevi; yürütme erkinin mutlak hakimiyeti; yargı erkinin işleyiş şekli; anayasal kurum ve kuruluşların yapısal özellikleri; ülkesel bölgesel ve küresel koşullar ile yabancı devletler ve uluslararası kuruluşlarla olan ilişkiler bu sistemi ayakta tutuyordu. Ama artık durum değişti...

Adalet arayışları

Çünkü yakın dönemde, dünyada örneği olmayan ve çok tartışılan bu yönetim sistemini ve onun başındaki kişiyi kalıcı kılmak için; ulus birliği ve ülke bütünlüğüne yönelik tehlikeler içeren yeni bir anayasa hazırlanması gündeme geldi. Toplumsal kaygı sınırları genişledi.

Eğer tasarlanan gerçekleşirse; Türkiye çağdaş ve demokratik dünyanın dışında tutulacaktı.

Siyasal iktidar, gelecekteki seçimlerin sonuçlarını kendi tercihlerine göre, hak, hukuk ve adaletle bağdaşmayan şekilde oluşturabilme gayretleri içine girdi. Tartışmalı bu girişim kapsamında 19 Mart 2025 ve sonrasında iktidar tarafından, hak, hukuk ve adaletle bağdaşmayan adımlar atılmaya başlandı. Bu yolda yaşanan gelişmeler, geniş halk kitlelerinin tepkisine neden oldu. Cumhuriyet’in geleceğinden endişe duyan yurttaşlar, anayasa ile teminat altına........

© Cumhuriyet