menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İddianamedeki kusurlar

255 28
11.10.2025

Türkiye’de hukuk metinleri bazen adaletin pusulasıdır bazen de siyasetin kılıfı. Her kim kamuyu zarara uğratıyorsa, adı sanı, görevi, partisi ne olursa olsun zarar tazmin edilmelidir.

Bu hususta yayımlanmış iki kitabım var.

Özellikle Ankara Büyükşehir Belediyesi özelinde de yayımlanmış iki ayrı kitabım daha var. Konusu sadece yolsuzluk, mevzuata aykırılık ve terör örgütü iddiaları...

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı bu iddianame, ikinci kategoriye tehlikeli biçimde yakın duruyor. Çünkü bu metinde delil değil, kanaat; hukuk değil, bence siyaset konuşuyor.

İddianamede toplam 130 konser incelenmiş. Hepsi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 22/b maddesi kapsamında doğrudan temin yoluyla yapılmış. Ancak dikkat: Bu 130 konserin yalnızca 32 tanesinde “kamu zararı” iddiası var. Yani incelemenin yüzde 75’inde hiçbir usulsüzlük tespit edilmemiş. Bu tablo, başlı başına iddianameyi çürüten bir gerçek. Eğer aynı yöntemle yapılan 130 konserden 98’i hukuka uygunsa, o zaman yöntem değil, değerlendirme sorunludur.

Savcılığın “usulsüz ihale” iddiası, aynı işlemi birinde suç, diğerinde rutin sayarak kendi içinde çelişiyor. Oysa 22/b maddesi açık: “Niteliği gereği yalnızca belirli kişi veya kuruluşlarca yapılabilecek işler, ivedilik gerektiren hallerde doğrudan temin yoluyla yapılabilir.”

Konser, doğası gereği şahsa bağlı bir hizmettir. Bir Yalın konserini Sıla, bir Tan Taşçı konserini Haluk Levent veremez. Sanatçının tarzı, repertuvarı, kitlesi hizmetin kendisidir. Dolayısıyla bu tür işler için doğrudan temin yapılması kanunun öngördüğü istisna kapsamındadır.

Hatta 22/d maddesi de bazı durumlarda kamu kurumları arasındaki alımlar için benzer esneklik tanır. Ancak iddianamede bu fark yok sayılmış, 22/b ile 22/d tek potada eritilmiş. Kısacası, mevzuatın teknik sınırları bilinçli biçimde esnetilmiş.

Tutup da burada körü körüne Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni savunacak değilim. Her ihale her imza her kuruş sonuna kadar araştırılmalı. Ben gazeteciyim, hukuku savunmak zorundayım. Bu ihale maddesinde de yoruma açık bırakılmayacak şekilde düzenleme yapılması şart gözüküyor. Zira yangın, sel, deprem gibi doğal afetler durumunda kullanılacak olan bir madde daha var: 21/b. Ne yazık ki yöneticiler bu ihale maddesini de eğip bükerek kullanıyorlar. Gazetecilik hayatım AKP’li belediyelerde bu 21/b maddesinin nasıl istismar edildiğini yazmakla geçti. Sayıştay raporları bu maddeye sığınarak harcanmış milyarlarca liralık usulsüzlüklerle dolu.

İddianamenin en kritik dayanağı, kamuya iş yapan özel bir şirketin hazırladığı bilirkişi raporu. Ancak bu şirketin ne konser organizasyonu ne de piyasa analizi konusunda uzmanlığı........

© Cumhuriyet