Çürümenin fotoğrafı
Türkiye son yıllarda büyük bir yıkım sürecinden geçiyor. Bu yıkım ne sadece bir ekonomik krizle açıklanabilir ne de yalnızca siyasal otoriterleşmeyle. Karşımızda, toplumsal dokunun tamamını sarsan bir çürüme hali var. Devletin kurumları çözülürken toplumun değerleri de aşınıyor.
CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanması, demokrasinin artık sadece kâğıt üzerinde kaldığını bir kez daha gösterdi. Halkın iradesine yapılan bu müdahale, sadece muhalefeti değil, aslında hepimizi ilgilendiriyor. Çünkü oy verme hakkı, yurttaş olmanın temel göstergesidir. O hak ortadan kaldırıldığında geriye sadece bir vesayet düzeni kalır.
Bugün yaşadığımız da bu. “Vesayet düzeni” diyerek gelenler kendi vesayet düzenlerini kuruyorlar. Biz böyle söyleyince de “Siyasi hegemonyanız bitti kültürel hegemonyanız da bitecek” cevabını veriyorlar. Birbirimizin üzerine hegemonya kuracağımıza hukuk düzeni içerisinde yaşayalım diyoruz anlatamıyoruz.
Bu vesayet düzeninin toplumsal sonuçları ise çok daha vahim. İstanbul’da bir cumhuriyet savcısının boğazı kesilerek öldürülmesi, devletin güvenliği sağlayamamasının en çarpıcı örneklerinden biri oldu. Bir ülkenin savcısı böyle katledilebiliyorsa, sıradan yurttaşın güvenliği üzerine konuşmak bile anlamsız hale gelir. Dahası, çeteleşmenin arttığı, her gün sokaklarda parayla işlenen infaz görüntülerinin dolaştığı bir ülkede kim kendini güvende hissedebilir?
Kimse de hissetmiyor zaten. Her gün onlarca trafik kavgası, sokak kavgası, laf atma kavgası görüyoruz. Hepsi........
© Cumhuriyet
