Unutulanlar
Kişilerden söz etmeyeceğim. Ben kolay kolay kimseyi unutmam. Ama unuttuğumuz şeyler tedavülden kalktığı için aklıma geldi. Mesela manşon diye bir şey vardı bilir misiniz? Annem kışın kullanırdı. Siyah yapay kürkten iki yanı açık çanta gibi bir şey. Sağdan soldan ellerini içine sokarsın, eldiven gibi ellerini ısıtır. Siyah storlu perde. O da çok şükür yok. Çünkü İkinci Dünya Savaşı zamanı her evde mecburi idi. İsmi de pasif korunma perdesiydi. Sirenler öttüğünde o perdeler çekilirdi. Işık sızdırmazdı. Banyo sobası da artık yok. Odunla ısınır, hem suyu hem banyoyu ısıtırdı. Daha pek çok şey yok artık. Demokrasi, adalet, ucuzluk, insan hakları, işçi sınıfı, tarım, saygı, sevgi... Zaman içinde bunlar da yitti gitti. Demode olan gereçler yerine gelmeyecek, gelmemeli ama diğerlerinin eksikliği bir an önce giderilmezse vay halimize.
Kuzenim Mehmet Tunçelli, Sokrates’le ilgili harika bir anekdot anlattı. Sizinle paylaşmak istedim:
Sokrates küçükken sabahları çok geç kalkarmış. Annesi: “Öğretmenin de geç kalkmandan şikâyetçi” demiş. Öğretmen Sokrates’e: “Oğlum, sana güzel bir öykü anlatacağım: İki kuş varmış. Biri erken kalkıp böcek yiyor ve yavrularını besliyor, diğer kuş geç kalktığı için aç........
© Cumhuriyet
