Üzüm üzüme bakarak...
Dünya siyaseti ve ekonomisi, daha önce hiç görülmemiş bir biçimde birbirine benzeşen güç dinamikleriyle şekilleniyor. ABD’de ve ona “bağımlı” Avrupa’da “süreç olarak faşizmin” canlanışı, ABD’de yeni “milliyetçi ekonomi”, “devlet kapitalizmi” eğilimi, Çin’in askeri, diplomatik ve ekonomik gücüyle “Küresel Güney”in yeni liderliğine yönelmesi, küresel düzenin kurallarını değiştiriyor. Bu gelişmeler, küresel kapitalizmde bir taraftan çatışma ve ayrışmaya, diğer taraftan da politik ve ideolojik benzeşmeye işaret ediyor.
Trump’ın, göçmenleri toplu olarak tutuklama ve sınır dışı etme politikası, artık İngiltere, Yunanistan, İtalya, Fransa gibi Avrupa ülkelerinde hızla kabul görmeye başladı. Reform UK’nin lideri Nigel Farage’ın 600 bin kişinin sınır dışı edilmesi planı ve Avrupa genelinde göçmen karşıtı “remigrasyon” (yeniden göç ettirme) dalgası, ulusal kimliğin korunması adına radikal yöntemlerin popülaritesini artırıyor.
Bu benzeşme içinde, değişen sadece aşırı sağ değil; merkez partiler de göç politikalarını sertleştirip hem ABD hem de aşırı sağ ile bir yakınsama örneği sergiliyorlar. Siyasi rekabetin, göç sorununu siyasetin merkezine koyması, Batı’daki geleneksel demokratik normları, “süreç olarak faşizm” karşısında hızla aşındırıyor.
Ekonomik alanda en büyük yakınsama Amerika........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein