menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Lider, parti, rejim

68 26
30.06.2025

Bu pazartesi yazımı yazamayacaktım: Gözlerimde geçici bir sorun var. Ancak CHP’de yaşananları izlerken dayanamadım. Kısa bir yazıyı bir başkasına dikte ettirebilirim diye düşündüm.

Demokratik bir rejimle, mevcut ya da potansiyel bir otokrasi (“süreç olarak faşizmi”) arasındaki farklardan biri de bir siyasi parti ile lideri arasındaki ilişkidir. Demokrasilerde lider siyasi partiye hizmet etmek, partiyi hükümete taşımak için vardır. Bu nedenle, mevcut lider ilk kaybettiği seçimlerin ardından istifa ederek yeni bir liderin yolunu açar. Partide, eğer, mevcut liderin, gelecek seçimleri kaybedeceğine yönelik güçlü bir kanı oluşmuşsa, buna karşın istifa etmeye yanaşmıyorsa demokratik düzenin partisinin liderini değiştirecek mekanizmaları vardır. Buna karşılık, otokrasilerde ya da “süreç olarak faşizmde” siyasi partiler lidere hizmet etmek için vardır. Bu durumda partinin, liderini değiştirecek mekanizmaları yoktur.

Bu iki duruma kıyasla, girdiği her genel ve başkanlık seçimini “kazanan”, hatta kazanmayı “başaran”, demokratik bir geleneğe, projeye ve ideolojiye yabancı AKP’nin liderini değiştirmesi için bir gerekçe yoktur. Zaten AKP liderini değiştirmek için gerekli yapısal mekanizmalardan da yoksundur. AKP’de parti lidere aittir, lider........

© Cumhuriyet