Yaşam ve ölüm üzerine: İlhan Selçuk 2
Dün İlhan Selçuk’un 15. ölüm yıldönümüydü.
Bu vesileyle onu özellikle genç kuşaklara anlatmak için birkaç yazı yayımlamaya karar verdim. Bugün ikinci yazı olarak İlhan Selçuk aramızdan ayrıldıktan üç gün sonra bu köşede yer alan yazımı; birkaç küçük ekleme ile yayımlıyorum.
Ayraç içinde siyahla vurguladıklarım, bugün yeni yaptığım eklemeler.
***
ŞEHİT CENAZELERİ GELİRKEN: İLHAN SELÇUK’LA YAŞAM VE ÖLÜM ÜZERİNE...
Türkiye’nin dört bir tarafından gelen şehit cenazeleri yoğunlaşırken...
Biz de bu cenazelerden daima çok ama çok etkilenmiş olan İlhan Selçuk’u sonsuza uğurluyoruz.
Dokuz yıl boyunca...
Her iş günü...
Önceleri Cağaloğlu’nda...
Sonra Şişli’de...
Odasında buluştuk.
(Bir süre sonra onun arabasıyla birlikte gidip gelmeye başladık)
Konuştuk...
Dertleştik.
İnsanlar hakkındaki gözlemleri...
Gazete hakkındaki eleştirileri, projeleri, önerileri...
Anılarını...
İzlenimlerini...
Yaşamının en hassas sırlarını...
Paylaştık.
(Onların bir bölümü benimle mezara gidecek)
O sakin sakin...
Ben heyecanlı, vurgulu...
Kimi zaman yalnız...
Kimi zaman Alev Coşkun ve Ertin Akgüç’le birlikte...
Odasının kapısını nadiren kapattığımız için...
İsteyenin gelip katıldığı sohbetlerde...
Şehit cenazelerini...
Terörü...
Yaşamı...
Ölümü...
İrdeledik.
İlhan Bey’in kendine özgü bir üslubu vardı konuşmayı başlatmak için:
Ya bir soru sorar...
Ya da bir olay anlatırdı:
“Ne diyorsun şehit cenazelerine...” veya “Geçen gün Ülfet ve Turhan’la biraz dertleştik...” diye söze başladı mı, belli ki terörü, şehitleri, yaşamı ve ölümü........
© Cumhuriyet
