Ahlak hapsedilebilir mi?
Geçen Pazar günü, iki kıdemli Cumhuriyet köşe yazarı, Mine Kırıkkanat ile Zülâl Kalkandelen “Ahlak” üzerine yazmışlardı.
Dün de Barış Terkoğlu bu sorunun yarattığı sıkıntıları özetlemişti.
Ben de yazmakta olduğum yeni bir kitap dolayısıyla, “Ahlak” kavramı üzerinde birtakım Felsefi ve Toplumbilimsel (Sosyolojik) irdelemeler yapmaktayım.
Türkiye’de yaşanan sorunları bu üç yazar arkadaşım ciddi biçimde irdelemişlerdi.
Ben bu yazıda bazı genel bilgileri anımsatmakla ve bu bilgiler bağlamında dünyada olup bitenlerin evrensel ve felsefi çelişkilerini özetlemekle yetineceğim.
Genel Ahlak, her toplumun, insanlığın bulunduğu üretim biçiminden de etkilenerek ürettiği “Genel Kurallardır”.
Bu kurallar, bireye, doğduğu andan itibaren ailesi ve sonradan arkadaşları, kitle iletişim araçları, okulu ve işi tarafından aktarılan, öğretilen kimlikler ve ilkelerdir.
Her ailenin, her aşiretin, her dinin, her mezhebin, her imparatorluğun, her ulusun, her ırkın, her demokratik devletin, kendi kimliği ve Ahlakı vardır.
Elbette çağımız bir Bilişim Çağı olarak bütün bu kimliklerin eşitliğine ve bütün Ahlaki kuralların da “insanlık yararına”........© Cumhuriyet





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d