menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

42 3
31.07.2025

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Gündemin en sıcak noktası, komisyona CHP girecek mi, girmeyecek mi? Sayın Özel, üstündeki baskıya rağmen, “barışa karşı çıkmış olmayalım” duygusunun itici gücüyle geri dönülmez hatalara düşmemeli.

Öncelik komisyonun adı… DEM, “Terörsüz Türkiye” yerine “Kardeşlik ve Dayanışma Komisyonu” denilmesini istiyormuş. CHP ise, komisyonda “demokrasi” kelimesi geçsin diyormuş! Orada “demokrasi” sözcüğü geçerse, komisyon demokrat mı olacak? Gerçekten anayasa, hukuk ve demokrasi talepleri olsa, AYM ve AİHM kararlarına uyarlardı ve masum insanları yıllarca hukuksuzca hapiste tutmazlardı.

LDP eski Başkanı Cem Toker’in “AKP’nin özgürlükçü ve sivil anayasa yapması, KFC’nin tavuk hakları bildirgesi yayınlaması gibidir!” sözlerini yine tekrarlayacağım. Diyelim ki, komisyona “demokrasi” kelimesi eklendi. Bunun uygulanacağına inanabilecek miyiz? Veya Özel’in “Kararlar çoğunluk değil, nitelikli çoğunluk ile alınsın” talebi ne fark yaratacak? AKP-MHP ve DEM bir araya gelince, bu rakamlara zaten ulaşıyorlar! CHP olsa olsa o masayı meşrulaştıracak! Yılmaz Özdil, bugüne kadar CHP’nin reddedilen yüzlerce araştırma komisyonu önergelerini hatırlattı Sözcü’de. Peki, CHP niye bu komisyonun olmazsa olmaz üyesi olarak atanmak isteniyor?

Sonuçta kavga gürültüyle de olsa, onlar istedikleri sonuçları o masadan çıkaracaklar ama bu komisyonun kararlarıyla T.C. bir zelzele yaşarsa “CHP de komisyondaydı” diyecekler!

Önce bir niyet analizi yapmak lazım: Karşımdakiler gerçekten ne istiyorlar? Barış ve kardeşlik kokan bir Türkiye mi, yoksa başka hesaplar mı var? Ne yazık ki DEM, gerçek niyetini daha ilk günden adeta bir hesaplaşma manifestosu gibi önümüze koydu. Bu bildiride Türkiye Cumhuriyeti, topraklarını teröre karşı koruduğu uzun yıllarda soykırım yapmakla suçlandı. “Bu bir barış değil, adeta bir savaş bildirisiyle ortaya çıkmaktır” demiştim, 15 Mayıs 2025 tarihli makalemde.

AKP’ye bakacak olursak, onların da tek gerçek derdi, bu vesileyle anayasayı değiştirip RTE’nin görev süresini uzatmak. Çünkü başka çareleri kalmadı, ufukta muhalefete karşı ağır bir mağlubiyet yaşayacaklarını biliyorlar.

“12 Eylül darbe anayasasından uzaklaşıp demokratikleşelim” feryatlarıyla tek adam rejimine zoraki geçiş yapıldı. Aynı oyuna tekrar gelmek delilik olur! Zaten CHP belediyelerine yönelik ağır saldırılar sürerken, DEM’in hala güle oynaya bu masada oturmaya devam etmesi, senaryonun çirkinliğinin tescillidir. Ekrem İmamoğlu, Murat Çalık, Hasan Akgün, Zeydan Karalar, Muhittin Böcek, Resul Emrah Şahan, Tunç Soyer, tüm başkanlar, bürokratlar ve çalışanlar zulüm görürken, böyle bir “kardeşlik ve dayanışmadan” söz etmek........

© Cumhuriyet