menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Başsağlığı, mizah, şiddet ve dilek

42 18
07.05.2025

Sırrı Süreyya Önder’i sevgiyle, saygıyla anarım. Önder, siyaset hayatımızın en önemli insanlarından biriydi. Üzerine aldığı görevlerin hakkını fazlasıyla verdiği gibi, siyasal görüşmelerin ve tartışmaların gerginleşmesine meydan vermeyen barışçı bir üslûbu vardı Zaman zaman mizaha da başvururdu. Gerektiğinde kendisiyle de “dalga geçerdi”. O vasıflarıyla siyaset hayatımızda “mizah”ın da yeri olduğunun hatırlanmasına katkısı olurdu. Ki o katkı, bence de hiddetin, şiddetin, tehdidin egemen olduğu siyaset alanının, en büyük ihtiyaçlarından biridir.

Önder’in kendi yakınlarının gözündeki yeri de AKM’deki anma toplantısında kızı Ceren Önder Kandemir’in babasına yazdığı “son mektup”u okumasıyla anlaşıldı. Gazetelerin ve internet yayınlarının çoğunda şu izlenimle birlikte yayımlandı:

“Ceren Önder Kandemir, konuşurken hem kendi ağladı. Hem herkesi ağlattı.”

Mektubun girişi şöyleydi:

“Geçen hafta babama bir mektup yazdım. Şimdi onu sesli okuyorum. Beni duyduğunu biliyorum baba. Baba hayatın bütün rengi gitti. Kendimi bildim bileli seni kaybetmekten korktum. Bu benim tek kâbusum, zaafım. Öyle benzersizdin ki bu adam bana sadece ölerek acı çektirebilir derdim. Baba kalbim kırık diye arardım. Baba grip oldum. Baba öksürüğüm geçmiyor. Baba kedim öldü. Baba âşık oldum. Baba uyku tutmadı. Ben babalığına çok doydum. O dostluğa doyulur mu? Artık........

© Cumhuriyet