menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dün, bugün, yarın

5 1
10.05.2025

17. yüzyılda ünlü İngiliz ilahiyatçısı ve muhafazakâr parlementerlerin önde gideni William Prynne, tiyatro oyuncularının müstehcenlik yaptığını iddia edip hemen herkesi tiyatrocuları kınamaya davet eder. Buradan tiyatro sanatçılarının özel olarak bir şey yaptığı yanılgısına düşülmesin. Prynne’ye göre sahne üzerindeki son derece sıradan bir eylem oyuncuların cezalandırılması için yeter de artar bile. Suçlamalarını 1633’te yayımladığı “The Player’s Sourge or Actor’s Tragedy” de (Oyuncuya Nefret/ Oyuncunun Cezalandırılması ile Trajedisi) dile getirir. Ama Prynne, iktidara yaranmak isterken kurtulamaz iktidarın hışmından. Yıllar önce kaleme aldığı pastoral şiirleri saray tarafından nefret imgesi haline dönüşünce cezaevini boylar. Diyeceğim o ki muhafazakârlık daha büyük muhafazakârlığı doğurur. Yola çıkanları bile yutar bu çılgınlık. Dün adına çıkar çetesi yaratmak isteyenler yarının dünyasında kendine yer bulamayabilirler.

***

Emile Zola’nın “Therese Raquin” romanı yayımlanır yayımlanmaz ortalık birbirine girer. Birtakım ahlakçılar romana karşı cephe alır. Vay efendim neden Seinne nehrinde evli olmayan bir kadınla bir erkek baş başa kayığa bindi, diye ortalığı karıştırırlar. Zola, yalnızca siyasi değil müstehcen olarak nitelendirildiği için de hedef tahtasına oturtuluverir. Ahlak, değişkendir. Bugün bir sandal sefası romantizmin en cazip hediyesidir.........

© Cumhuriyet Spor