Adı Vasfiye'den günümüze... Kadınlar artık 'kancık' değil ama ne?
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle günün anlam ve önemine uygun olarak bu yazımda, kadını odağa alan Adı Vasfiye filmini yazmak istedim.
Sinemanın ülkemize girdiği ilk yıllardan itibaren sayısız film çekildi. Bu filmlerde kadın konusu hep tartışmalı oldu. Yeşilçam dönemi filmlerinde ise kadınlar genellikle ikiye ayrılır. Bir yanda saflığı ve masumiyeti temsil eden, “dört yapraklı yonca” olarak adlandırılan oyuncular; diğer yanda ise başrol kadının, sevdiği adamı ayartmaya çalışan, sarışın, kötü huylu ve “özgürlüğüne düşkün kadınlar” yer alır.
Ataerkil bir toplumda yaşadığımız için kadına dair imaj bellidir: Kadının yeri her zaman evdir. Kadın, bekârsa; anne, baba ve kardeşlerine, evliyse; eşine ve çocuklarına kendini adayan, hizmet eden rolündedir. Bu rol, sinemada da sürekli olarak tekrar edilmiştir.
Ancak 1970’lerin sonlarına ve 1980’lere geldiğimizde, Yeşilçam sinemasında kadın temsilleri de değişmeye başlar.
Bu yazıda, Yeşilçam’da değişen kadın temsilini, bu alanın en üretken yönetmeni Atıf Yılmaz’ın Adı Vasfiye filmi özelinde anlatmaya çalışacağız.
Atıf Yılmaz’ın başı çektiği “kadın filmleri” furyası, sinemada yeni bir dönemi işaret eder. Atıf Yılmaz’ın filmlerinde, Yeşilçam’ın klasik “makbul kadın” imajı yıkılır. 1980 darbesinin ardından değişen toplumsal yapı kadın temsillerinin de dönüşüm geçirdiği bir dönemdir.
Kadınların çalışma hayatına daha fazla katılması, feminist düşüncenin giderek görünür olması, toplumsal yapıyı ve geleneksel aile yapısını değiştirirken, sinemada da kadın figürleri farklılaşır. Cinsel özgürlüklerini arayan, gelenekleri sorgulayan ve iş gücünde aktif rol oynayan kadın temsili beyazperdede görünmeye başlar.
Bu dönemin sinemada değişen kadın temsilinin önde gelen ismi, Müjde Ar’dır.
Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı filmin senaryosunda Barış Pirhasan imzası var. Senaryo, Türk edebiyatının büyük ustası Necati Cumalı’nın “Ay Büyürken Uyuyamam” kitabındaki beş öyküden uyarlanmış.
Filmde, Vasfiye’nin hikayesini dört farklı erkeğin gözünden izleriz. Bu anlatım tarzı, özellikle erkeklerin kadına bakış açısını anlamamıza olanak tanır.
Dönemin toplumsal koşullarında erkekler ilk olarak sünnet olduğunda, ikinci olarak........
© CGTN Türk
