menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mayıs ayı, yas ayı…

24 1
08.05.2025

Bu ülkede elinde idam ipiyle çağrı yapan liderler oldu. Dün "Ben asamadım, sen as" diyerek ipin ucunda görmek istediğiyle bugün kol kola barış pazarlığı yapanlar uzantısı oldukları geçmişin acılarından kendilerini sıyırmak için her fırsatı değerlendiriyorlar. Bir 6 Mayıs daha geride kaldı. Üç Fidan’ın yasını tutmaya, bu acı bir daha yaşanmasın diye bugün ülkenin her köşesinde sokaklarda daha iyi, daha adil bir yaşam için seslenen Deniz’lere kulak vermeye hiç niyetleri yok. Bomboş bir sorumlu avını yeğ tutanlar var. Hep olmuştur. Deniz’leri CHP astı! Peki sen ne yapıyorsun bugün Deniz’ler için?! Asıl mesele budur. Bugündür. O gün aydınlanma devrimleri ve Cumhuriyet düşmanlığıyla CHP’yi içerden kemirerek iktidara gelen gerici ve sağ akılın en iyi bildiği cahilin nefretini örgütlemektir. O nefret en kullanışlı zamanlarda, en kullanışlı argümanlarla vücut bulur. O gün idama evet diyenlerin torunları bugün idam ipiyle mecliste çağrı yapanlardır. Cumhuriyet Halk Partisi liderinden üyesine kadar bu ideolojinin hedefinde sayısız saldırıya uğramış, demokrasi şehitleri vermiştir. İdam güzellemeleri yapanların silahlarına hedef olanlar, o gün kalemi kıranların tarafında olmayanlardı. Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Zeki Tekiner, Abdurrahman Köksaloğlu gibi salt yönetim kadrolarına seçilmiş 300 CHP’li siyasetçi ve sayısız üye bu kin ve nefretin kurbanı olmuştur. Ne acıdır ki bugün değişen hiçbir şey yok. Her zaman söylediğimizi tekrarlayalım. Kim incinirse incinsin, şiddetin faili ne zaman hangi partiden kim olursa olsun adil yargılanma, adalet ve ceza gerçek yüzleşmenin en temel gereğidir. Darbe döneminde kapatılan CHP’nin kapısında bugün tarihin tekerrürünün kılıcı sallanmakta, seçilmiş belediye başkanları gizli tanıklarla, kabarık iddianamelerle hedef alınıyor. Geçmişte tek parti döneminden bu yana demokrasi ve temiz siyaset en önce içeriden hedef alınmış, sonra devşirme aydınlar, işbirlikçiler, çıkarcıların yandaş olup oturduğu iktidar mertebelerinden nifak üretmeyi sürdürmüştür. Hem de o günü bugünle eşleyen belleksizlikten beslenen olgulardan kopuk ithamlarla.

Mecliste her gün en yüksek perdeden aşağılamalarla gözdağı veren, meydan okuyan nefret saçanlar var. Doğa sevgileri gencecik bedenlerde polis şiddetiyle açan güllerle sınırlı. Canlıya, cana, canana bile merhametleri yok. İnsanları diri diri ateşe atanlara kol kanat geren liderler var. Sanata, sanatçıya düşman. Lazım olduğunu düşündüğünde buz gibi bir yürekle hem de Nazım’dan şiir okumuşluğu var ama. Sorsanız Nazım’ı da CHP tutukladı zaten. Kendileriyle aynı fikirde olmayanları “halkı kin ve düşmanlığa teşvik” etmekle itham ediyorlar. Gece yarıları, sabah kırları sadece aksiyon filmlerinde rastlanacak silahlı timlerle evleri basıyorlar. Onları hazırladıkları berbat bir yasayla katletmek istedikleri canlılar gibi işkenceyle, ters kelepçeyle toplatıp yargı sopasının önüne atarken köpek, horoz, deve dövüşünde kan görüp coşan ve bu vahşeti izlerken tek derdi bahis oyununda kaç para kazanacağı olan taraftarlarına hedef gösteriyorlar. “Bir gece ansızın” değil her gece........

© Birgün