menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Barınma haktır

20 14
latest

Türkiye’de neredeyse her yeni TÜİK bülteni “konut satışlarında rekor” başlığıyla sunuluyor. Bu, resmi söylemde “Vatandaşın ev sahibi olması kolaylaşıyor” diye pazarlanıyor. Oysa aynı veriler bize bambaşka bir hikâye anlatıyor: Satışlar artıyor ama ev sahibi olanların oranı düzenli biçimde düşüyor. Tapu devirleri hızlanırken yurttaşın kalıcı barınma güvencesi zayıflıyor. Bu çelişkiyi anlamak için soruyu yalnızca “Kaç ev satıldı” diye değil, “Kimlere satıldı ve ne için alındı” diye sormak gerekiyor.

Öncelikle altını çizelim: Barınma bir haktır ve konut yaşam hakkının bir aracıdır. Konut, üretim, istihdam ve verimlilik yaratan bir yatırım nesnesi değil; insanın en temel ihtiyacını karşılayan bir araçtır. Ev, parası olanların yatırım portföyünün bir kalemi haline geldiğinde fiyatlar şişer, kiralar tırmanır ve barınma hakkı piyasa içinde eriyip gider. Konut yatırım aracına dönüştükçe toplumun barınma sorunu derinleşir, sosyal adalet duygusu aşınır ve orta-alt gelir gruplarının güvenli barınma imkânları ortadan kalkar.

Bugün konut piyasası, barınma ihtiyacından çok servet biriktirme davranışlarının belirlediği bir alana dönüşmüştür. İnşa edilen yeni projelerin çoğu orta-üst gelir grubuna sesleniyor; kime gittiği sorusu sorulmadan yapılan her yeni inşaat, sosyal konut değil yeni bir rant alanı yaratıyor. Veriler zaten şunu söylüyor: Satışların önemli bir kısmı kredili değil, peşin alımlarla gerçekleşiyor. Bu tablo, barınma ihtiyacı olan yeni haneleri değil, birden fazla konutu olan portföy sahiplerini besliyor.

Sıkça öne sürülen “düşük faizli kredi” çözüm olmuyor. Ne zaman kredi faizlerinde bir gerileme........

© Birgün